-Mehmet Osmanoğlu
*
vakit
yine bir sonbahar arefesi
içimde göklerin
ürperten sesi
kalbime bir başka d/okunur
hazin şarkıların nağmeleri
ve yeşil entarisi
ağaçların sarıya çalan
kararmış bulutlar baş kaldırır
güneşin göz kamaştıran saltanatına
yüzümde gölgelenir iniltiler
metruk sokaklardan yükselen
burçlardan kırılmış tebessümler saçılır
nemlenir gözleri gökyüzünün ve
içime ılık ılık akar
inceden yağan yağmurun çisiltisi
durgun saatler
üşütür renklerini yüzlerin
hıçkırık kokan
solgun bahçelerden yayılır
benzi sararmış güllerin
melâl nefesi
toz pembe düşler titrer
akşam kızıllığını yüklenmiş
bulutların kan/adında
hiçliğe yol verir sokaklardan
hüzün toplayan rüzgârın esintisi
çiçeklerin yüzü yerde
kâinatta bir telaş
eşyayı kaplar zevâlin gölgesi
mevsim hicrâna bulanır
yavaş yavaş
Ellerimde o hicrandan bir buket ve
lâl dudaklarında mevsimin
veda bûsesi
işte böyle
zamansızlık kentine akarken saatler
beynimi kemirir bu dâim devran
sonra
bıçak yarası gibi düşer tenime
ömür çizgisi
ve sezilir yaklaşmakta gaziantep escort olan
aralanır
sonsuzluğun perdesi
vakit
yine bir sonbahar arefesi
içimde göklerin
ürperten sesi
