– MEHMET OSMANOĞLU
*
ömrümüzü yemeye ayarlı bir zemberek
tik tak, tak tik, tıkırtı, bir boşlukta yerimiz
kolumuza dolanmış alacalı engerek
boş heves
ham lakırdı
geçen saatlerimiz
kalan saatlerimiz kedinin sırtında yük
döndükçe çizgilenir aynalardaki suret
iki rakam arası, imtihan sırrı büyük
eskir
ruh kalıbına
giydirilmiş urba et
yelkovanın peşinde akrebin kör kıskacı
yokuşlar dik ve kaygan, tutunacak dal gizli
bu bitmeyen deveran fikirde paslı sancı
uçsuz
okyanuslarda
binecek sandal gizli
başlangıcı sonu ne, bilenler beri gelsin
bu deveran çağırır kızılca kıyameti
asıl gaye, konu ne, fikretmeyen ne bilsin
toprak
teninden tanır
insandaki kıymeti
tut elimden ey kadran, başımı döndürmeden
çanlarını durdurup nefesimi azat et
ecel denen süvari defterimi dürmeden
kendini
“son” a kurup
versen bana işaret
akrebin gücü biter, bir gün yokuşta durur
tik tak, tak tik, her ömrü, yiyip bitirir saat
alnımızda sermaye secde izleri durur
kurtuluş reçetesi
lâmsız cimsiz
itaat!
