– MERYEM Y.KÜÇÜK
*
ey kırılgan
gücenik ve ürkek
güneş kuytularında
yüreğin ayazından
ay parçaları
düşer avuçlarıma
kalemin yongasında
tutuştururken mihrap
maviden ödünç
beyaz dilsiz ağrı
dağıldıkça çarptıkça
yalın ayak yapıldak
utanır utanır dağılır
iki zemheri arasında
g*öze mühürlenirmiş
yarla yamaç arası
ey aşk
kavuşamadığım ayrılıklardan
gitmediğim savaşlardan
yaralı dönüyorum
dudaklarının uçurumunda
hapsolmuş sesim
kuşlar gördüm
sığ yalnızlıklarından
katıksız kederler devşiren
avuntu kırıkları uçuşlarında
soğuk çok soğuk
neyime bu çağrı
ağrıyı taşıyordu bir kadın
saçlarının ağartısında
fenerdeki ateş
baş veriyordu aydınlığa
keşmekeş arzuların ihanetinde
yas gecelerinde
yanan bir muma gizlermiş
şair nefesini
kan ter içinde
bir cehennem ateşinden
gelmiştin oysa
buğday başları gibi
tırpan yemişçesine
düşüyordu yüreğin
aşk tandırında her kelimeye
göğsü kınalı kuşlardan öğrendim
her gök gürültüsünde
bir alay ölüme yaslanmayı
ölümü yinelemeyi tekrar tekrar
yıkımlardan dönmeyi
parçalandıkça kristalleşen
yokluk gölgesinin saltanatı
ey kırılgan
gücenik ve ürkek
…