Açıkkara mizah dergisi 89. sayısı zengin içeriğiyle yayımlandı. Tacettin Şimşek “Nigâr Hanım Vay” dizisine “Şairlere Bayilik!” isimli 20. bölümle devam ediyor. Nigâr Hanım’ın moda serüveni tüm hızıyla devam etmektedir. NGR markası moda dünyasına kazandıran Nigâr Hanım bu sayıda ünlü moda dergilerinde bir mektup yayımlar. Mektupta markasını tüm vatan sathına yaymak istediğini bildirerek bayilik sistemine geçeceğini açıklar. Bayilik için bazı şartları vardır:
- Bayilik için sadece şairler başvurabilir.
- Başvuru sahibi şairler en az iki şiir kitabı yayımlamış olmalıdır (ISBN’li, bandrollü)
- Başvuran şairlerin, Türkiye, Anadolu, Pen, Muasır Şair ve Yazarlar, Avrasya Yazarlar Cemiyetleri ve Muharrirler Sendikası gibi müesseselerden birine aza olmaları ve hâlen aidat ödediklerini belgelemeleri mecburidir.
Nigâr Hanım, şairlerin bugüne kadar kendisini el üstünde tuttuklarının bilincindedir. Bu yüzden şair olmayanlara asla bayilik vermez. Nigâr Hanım’ın çağrısı derhal karşılık bulur ve yurdun dört bir yanında şairler tarafından bayilikler açılır.
Ömer Bedrettin, Uşak; Cahit Sıtkı, Diyarbekir; Cahit Külebi, Tokat; Gülten Akın, Yozgat şubelerini açarken Ahmet Haşim, Bağdat; Yahya Kemal, Üsküp temsilciliklerini almak ister. Nigâr Hanım, ülkede bir numara olduktan sonra hedef büyütür. Sırada dünya pazarı vardır.
Halit Yıldırım, “Bak Şu Muskanın Yaptığına” isimli serisine “Hanım, Oğlunuzun Kısmeti mi Bağlı?” başlıklı bölümle devam ediyor. Murat ve Sibel kendilerini üfürükçü Âdem Hoca’nın bekleme salonunda bulurlar. Burada Emine Hanım’ın patavatsızlıkları Sibel’i çileden çıkarmaya yeter de artar bile. Âdem Hoca ofise geldikten sonra düzenek işlemeye başlar. Sekreter sohbet bahanesiyle müşterilerden bilgileri alırken hattın diğer ucunda Âdem Hoca, kulağında kulaklıkla konuşmaları dinlemektedir.
Mehmet Pektaş, “Resmî İşler Müdürlüğü”ne üçüncü bölümle devam ediyor. “Randevunuz Var mı?” başlığını taşıyan yeni bölümde sokak lambasının tamiratı Necati Bey için âdeta bir onur mücadelesine dönüşür. Belediyeye gidiş gelişleri çözüm olmayınca bizzat belediye başkanına çıkmayı dener. Sekreter tarafından kendisine 12 yıl sonraya randevu verilince işler karışır. Necati Bey, kendini başkanın makam aracının önüne atmaya karar verir. Tabii makam aracını bulabilirse…
Fatma Uçarlar “Ah Şu Gözümüz” okuru öğrencilik yıllarına doğru bir gezintiye çıkarıyor. İlk defa gözlük takışını ve yıllar sonra doktor muayenesinde yaşadıklarını anlatıyor. Muayene sırasında Uçarlar’ın alfabeye eklemeye kalktığı titrek e harfi doktordan onay alamıyor.
Hacı Musa Tuncer, halk dilini başarıyla kullanarak Unçuluk Anşa ile Bedirik Hörü’nün hikâyesini anlatmaya devam ediyor. Cuma’nın başına gelenlerden sonra Ulak Mulla telaş içindedir. Cuma’nın kendine gelip Ulak Mulla’nın adını vermesi an meselesidir. Ulak Mulla’nın karısı Perişan Perihan işin içinde kocasının olduğunu duyunca deliye döner. Onu kendi elleriyle jandarmaya teslim etmeye kalkar. Ulak Mulla ise Cuma’nın kendisine silah doğrulttuğunu anlatarak işin içinden çıkmaya çalışır.
Salman Kapanoğlu öğretmenlik hayatındaki anılarını anlatmaya devam ediyor. Bu sayının anılar: “Yabancı Müzik” ve “Aklın Bir Karış Havada”. Kapanoğlu’nun arabasındaki tüm CD’ler yabancıdır. Yabancı ama kime göre yabancı? Sorunun cevabı dergi sayfalarında.
Aslan Avşarbey ve Durdu Güneş’in atışmalarının yanı sıra Kâtibî “Beğenmez”, M. Nihat Malkoç “Soyun Kurusun İsrail”, Ali Parlak “Dosta İhtar”, Nurgül Kaynar Yüce “Gün/aysın Hayat-Serzeniş”, Halil Manuş “Kızsınlar”, Kadir Köse “Tecrübe-1”, Cihat Barış “Ebuzıt/iki”, Bilal Saygılı “Yanlış Yerde Arıyoruz”, Yemliha Gürlek “Giderim”, Memik Kömekçi “Rögar Kapağı”, Mehmet Mazlumî “Büyük H ile Küçük H’nin Deyişmelerine 1 Şerh Demesi”, isimli şiirleriyle Açıkkara sayfalarından okura sesleniyor.
Derginin aylık olarak mail adresinize gelmesini istiyorsanız acikkaradergi@gmail.com adresine bir mail atmanız yeterli. Ayrıca derginin tüm sayıları www.acikkara.com sitesinde erişime açık.
