* Kader-i mutlakla Hak’tan gelene Karşı konulur mu geldikten sonra? Çare ne ki olmuş ile olana Başa dönülür mü olduktan sonra? * Sevgide iştiyȃk
ŞİİR
TUFAN HUZURU
* gün yüzüne çıkmaya fışkıran tohumla kıskıvrak tutunarak toprağın saçına ölmüş, gömülmemiş yeraltı şehriydi kansız ve kırılgan gözlerin – kıyamet saatidir, yaşlı tik taklar
PARMAKLIKLAR ARDINDA
* Tecrid-i Mutlak’ta koridor boyu Gölgelerden duyuyorum sesini. Bazen hafif bazen zifiri koyu Duvarlara boyuyorum ben seni. * Taşa kesti vücudumun her yanı, Parmaklık
KARDEŞE AĞIT
– kardeşim esat delihasan için… – kardeşi ölen bilir hoş yaşıyorsun sayılmaz ya sen öyle say kardeşin de sende yaşıyor say insan ölünce
CİĞERÇAREM
çocuksu bağ ile dolandı saçlarına bakışlarım gezgin perilere benzer çileyle kavgalarım aklımdan hiç çıkmıyorsun beş saat önce valla ben böyle değildim hala görebilirken güneşi
YOKLAMA
geometri dersinde öğrendim uyumayı kapı zili debriyaj marş dişlisi çıngırak görmedim faydasını okunmuş bir pirincin aklımda yer etmedi habeşistan ve ırak – sosyoloji dersinin
MARAŞ ELİ
* Yıl iki bin yirmi üç şubatın altısında, Saat sıfır dört on beş çöküyor Maraş eli. Dillere düğüm çaldı yeri dinlen susun da Damar
KALANLAR VE BEN
Rabb’im dosdoğru olsun benim ruh sütunum kalbi zilzal olanın kanı acıyla fokurdayanın kenti bir güz senfonisidir biraz kontrast yanak üzgüsüne biraz
MESKUN YALNIZLIKLARA
toprak salladı beni dağlar üstüme geldi düştü zavallı gölgem keskin yalnızlıklara hayat memat savruluş hep küme küme geldi bir bir eğildi başlar suskun yalnızlıklara
ARAF MAGAZİNİ
susmaya gittim günün birinde tuttum toprağı fark yarattım ellerimle nasıl da muhteşem bir şey dilde çıkan nasır yüzüme bir seğirme gelir ne gelirse insanın