FİKİRSEL SOYKIRIM
Fikirsel soykırım zihinde başlar. Kabullenişle güçlenir ve muhataplarının davranışlarındaki değişimle zirveye çıkar. Bugün dünya üzerinde canı sağ olduğu halde fikri, inancı, yaşam biçimi, tepkileri soykırıma uğramış milletler bana göre daha mazlum ve daha acınasıdır. Atalarının dininden, yaşam biçiminden, kültürel değerlerinden ve aile kavramından uzaklaşmış veya uzaklaştırılmış milletler yaşam dinamizmi üzerine can çekişir. Düşmanına benzeyen kişi, milletinin en büyük düşmanıdır.
FARKINDALIK
Farkında olmak zor bir meseledir. Bazen bilmeyiş acayip bir lütuftur insanoğlu için. Ne yapacaksın ülkenin geleceği elden gitmiş, dünya cehenneme doğru sürüklenmiş, çocuklar mankurtlaşmış, dönen oyunlar, yapılanlar, edilenler, peşkeş çekilenler… Bilmeyiver. Okuma. Zaten bir kıymeti yok. Sonunda şu çok özel cümlenin durduğu yere geliyor insan: Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine…
KIYMET BİLMEK
Türkiye Fuat Sezgin gibi bir ekolü tanımayıp medyanın popüler adamlarını bilim vitrinin ön safına koydu. Mevzu bir şahsı yermek değilse de canhıraş kendini yok eden bir toplumun gidişatına “Durun ey kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak!” demenin akıntıya karşı kürek çekme sevdasıdır.
ETRAFLICA DÜŞÜNELİM
ÖSYM yıllar öncesinden, bilgiden ziyade değerlendirme, analiz, aktarma ve lateral düşünme becerisi yüksek olan öğrencilerin daha çok ön plana çıkacağını ima etmişti ama ya biz ya da öğrencilerimiz bunu kavramakta diretti. Kitap okumayan, okuduğunu anlamayan bilgisini hayata aktaramayan artık matematik sorusu da çözemeyecek. Cuma Suresi’nin 5. Ayetinde Tevrat’ın öğretilerine zıt davrananlarla ilgili sabit bir değerlendirme yapılmış oraya bir atıf yapalım. Yok, materyalist bakmak derseniz PISA direktörlerinin ülkemizin eğitim sistemi hakkındaki görüşleri dikkate değer.
Ve kavrasan dünyanın hikmetini; yağmurların bazen çiçekleri yıprattığını, rüzgârın hep meltem tadında değil de bazen dallarımızı kırması gerektiğini anlardın ve şairin dediği gibi bazı yaraların kapanmayacağını da, çünkü amaçlar araç oldu. Hedefler şaştı ve nizam bozuldu. Hâsılı dünyanın çivisi çıktı. Umutlu baktığımız noktalar da var elbet ama şu an dünyaya bir karanlık hâkim ve bu insanoğlunun doymak bilmeyen nefsinin gölgesi. Her şey düzeltilebilir. Hastalıklar, ekonomik buhranlar, kötüyü giden ilişkiler hatta uykusuzluklar bile… Bunların hepsine dair umudum var da. İnsanın mayası bozulmuş diyorlar ya…
İYİLEŞMEK
Sevdiğimiz insanlara karşı yüklerimizle bu güne kadar gelip artık yeter diyebilme cesaretini göstermek, zamanın getirdiği bir olgunluk. Evet, hırçınım, bencilim, sigara içiyorum ve hatta çayı şekersiz sevmiyorum demek istiyor insan. Bu kusurlarla beni sevmeye devam et, oynamaktan yoruldum demek geliyorsa insanın içinden ve buna rağmen muhatabını kaybetme korkusunu da taşıyorsa yüreğinde insan, oluyor demektir.
HER ŞEYE BİR DEĞER
Zamanın getirdiği ve beşerin karışmadığı her şey kabul… Şer olana, sır olana, yar olana evet… Dünyanın yükü omuzlarıma binsin, teklif var ya peşin olarak demişim ki: Olur. Kaderden gelsin ne gelirse cümle kederi üstüne eklesin. Yedi düveli, hakkımda idam fermanı yayanı, dabbetü’l arzı hepsini sineye çekip beklemişim sıratın ucunda. Ben insanı ölümden eceli korur demişim gerisi hikâye.
*
EBUBEKİR KAYA