*Yarpuz Edebiyat Dergisi
Öyküde var olan bakış açılarının benzerleri şiirlerde de bulunuyor. Ancak buna anlatıcı değil, “söyleyici” deniyor.
Kahramanın geçmişindeki olaylara vakıf olan, olayları istediği gibi yönlendiren ilahi bakış açılı anlatıcı, şiirde şiiri yönlendiren değil; her şeyi bilen olarak karşımıza çıkıyor. Böyle anlatıcıya sahip şiirlerdeki dizeler için “tepeden inme dize” veya “söyleyeni gizli dizeler” demek daha doğru bir söylem gibi.
Yahya Kemal’in şu iki dizesinin söyleyicisi, yüklemi herhangi bir kişiye bağlanmamış olması nedeniyle, ilahi nitelik göstermektedir. “Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar, / Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar”
Yine Necip Fazıl’ın dizelerinde de aynı tip söyleyiciyi görüyoruz. “Tohum saç, bitmezse toprak utansın! / Hedefe varmayan mızrak utansın!”
Attila İlhan “Gözlerin gözlerime değince / Felaketim olurdu ağlardım” ve Orhan Veli Kanık “Gün olur alır başımı giderim / Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.” dizeleriyle “birincil ağız söyleyici”yi kullanmışlar.
Edip Cansever’in “Masa da Masaymış ha” adlı şiirinde ise “gözlemci söyleyici”den söz etmek mümkündür.
Her üç söyleyici türüyle de çok başarılı şiir örnekleri verilmiş olsa da “birincil söyleyici”nin “ilahi söyleyici”ye göre avam kabul edilmesini yadırgamamak elde değil. Birincil söyleyicili şiirlerde duygu yoğunluğu çok daha fazla. İlahi söyleyici ile yazılmış şiirler biraz kuru kalıyor. Ne dersiniz?
* * *
Yarpuz’un 10. sayısına Necdet Ekici’nin öyküsüyle başladık. Mehmet Binboğa, yöremizde şahit olduğu anı/öykü ile katkıda bulundu. Ayfer Yıldız’ın öyküsünü, Ebuzer Kalender ve İnci Okumuş’un yazılarını beğeneceğinizi umuyoruz. Mehmet Mortaş’ın geçmiş günlere duyduğu özlem yüreklerimizi sızlatır nitelikte. Öznur Balaban, Ali Kemal Mutlu bu sayı ile Yarpuzlu oldular.
* * *
Aralık sayısının kapağında Berit Bağı’nın fotoğrafını kullandık. Malum kış geldi, ilk kar da Binboğa’ya ve Berit’e düştü.
* * *
Yeni sayılarda buluşmak ümidi ile …
*