YARPUZ-5

YARPUZ-5

*

Şairler ve yazarlar gönüllü bahçıvanlardır. Salaş haldeki dil bahçesini tımar etmektir onların işi. Kurumuş söz dallarını keser, ilkyazda fışkıran duygu eşkinlerini budar, gereksiz anlam otlarını tırpanlarlar bahçeden.

Günlü sıvazlayan bir serinlik estirmek, bahçeye uğrayanların yüzlerinde tebessüm pırıltısını görmek için çalışırlar hiç durmaksızın. İnsanların yürek topraklarını havalandırmak onlar için en büyük hazdır.

Bahçeden nasiplenmek isteyenler kimi retorik çeşmesinden içerler kana kana kimi insan olabilmenin hazzına erdiren lirik meyvelerden tadarlar çeşit çeşit.

Alışılmış tatların dışına çıkıp bambaşka biçem lezzeti ortaya çıkaran bahçıvanlar gözdeleşir, ve bu sayede arananlar listesiine yazılırlar.

Evrensel bir bahçenin bahçıvanıdır sanatçılar. Her ağacın, çiçeğin farklı yetişme şekilleri olduğunu bilirler. Kendi bahçesine gelip yemişlerden tadan insanlara göre tasarlarlar her şeyi. Kendi tekilliklerini paylaşarak çoğalırlar. Çünkü içlerine doğmuştur onların nasıl bir lezzet aradıkları.

Her ürün organiktir orda. Temeli bilinmeyen zamanlarda atılan dil ortaklığının söz harmanını hasat ederler.

O bahçıvanların ek bir görevi daha vardır: Aktarlık. İyi, doğru, güzel ve eksik tamamlayıcı bitkilerden  karışım yapan bahçıvanlar, düşünce rüzgârı adını verdikleri ilaçları bahçeyi ziyarete gelenlere doğru estirirler.

Söz bahçesinin bahçıvanı misyonuyla beşinci sayımıza ulaşmanın mutluğu tarife sığmaz.

*    *   *

Bu sayımıza Sadık Arslan’ın minimal bir öyküsü ile başladık. Nihat Malkoç’un hamasî şiiri Vatan Kuzuları ile noktaladık. İsmail Delihasan’ın hikmet dolu aforizmaları teğet geçilecek gibi değil. Mehmet Gören’in yaşanmış bir olay üzerine kurulmuş öyküsü yürek burkan cinsten. Mehmet Binboğa’nın şiir dili ile ilgili saptamaları genç şairlerin çok işine yarayacak.

Yarpuz kokusunu ve tadını ilk kez alanlar da var bu sayımızda: Fedai Koç, Filiz Şahin, Hülya Köksal, Recep Şen, Mine Çakmak.

*   *   *

Beşinci sayının kapağında, Eshab-ı Kehf’ Külliyesi içinde bulunan ribatı her mecrada görmek mümkün olduğu için külliye içinde yer alan farklı bir mekânın görselini – hanı – kullanmak istedik.

Yeni sayılarda buluşmak dileği ile … 

                                                                                        Yarpuz Edebiyat Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook
Twitter
YouTube
Instagram