Açıkkara 83
Açıkkara mizah dergisinin 83. sayısı çıktı. Derginin kapağında okuru bu ayın başında kaybettiğimiz Ferdi Tayfur’un Yıldızlar da Kayar filminin afişi karşılıyor, ilerleyen sayfalarda da kendini “iflah olmaz bir Ferdi Tayfur hayranı” olarak tanımlayan Halit Yıldırım tarafından kaleme alınan “Emmoğlumuz Ferdi Baba” isimli yazıyı buluyoruz. Açıkkara tarihinde ilk olan bu tarz bir kapak ve yazı hakkında sorulması gereken soruyu okurdan önce Yıldırım soruyor, “‘Şimdi bir mizah dergisinde adı hüzün ve gözyaşıyla özdeşleşmiş bir adamın resminin ve onunla ilgili bu yazının ne işi var?’ Sorunun cevabını yine Yıldırım veriyor: “Hâlbuki her gülen yüzün ardında ağlayan bir gönül vardır. Bunun yanında mizah, hüznün nikabıdır. Hüzünbaz insanların da içlerinde bir mizah tarafı vardır. Ferdi Tayfur bir mülakatında “Şarkıcı olmak istemiyordum. Ben komedyen olmak istiyordum. Ama sesim güzeldi ve beni tanıyan herkes ‘oğlun senin sesin güzel, yürüyeceksen bu yoldan yürü!’ diyordu ve şarkıcı oldum.” diyordu. Bu arzunun bir yansıması olsa gerek onun en acıklı filmlerinde bile ilk sahneler bir komedi filmi gibi mizahi unsurlar taşırdı.” Bu satırların devamında Halit Yıldırım, Ferdi Tayfur hayranlığının nasıl başladığını, onun sayesinde saz çalmaya, beste yapmaya başladığını ve 200 civarında beste yaptığını, 300 sayfalık bir arabesk kitabı yazdığını, zaman zaman da Ferdiciliği yüzünden kalem erbabı (!) tarafından taşlanmaya çalışıldığını yer yer mizahi ögelerle anlatıyor. Tüm bunlar bir yana Yıldırım’ın evliliğinin de Ferdi Tayfur sayesinde gerçekleştiğini öğreniyoruz. Yıldırım’ın yazısının sonuna eklediği şu unutulmaz Ferdi Tayfur şarkısı ile biz merhuma Allah’tan rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyoruz:
Hani en sevdiğini kaybettiğinde
İçin yanar yanar yanar yanar ya
Ben de seni kaybettim ağlarım şimdi
İçim yanar yanar yanar yanar yanar ah
“Nigâr Hanım Vay” serisi yoğun istek üzerine 14. Bölümüyle devam ediyor. Nigâr Hanım’ın ünü şehirler, ülkeler, kıtalar aşıyordu. Nasıl aşmasın, Nigâr Hanım paylaşımlarını Türkçe dışında sekiz dilde yapıyor. Hangi diller derseniz? Fransızca, Rumca, Almanca, İtalyanca, Ermenice, Arapça, Farsça ve Macarca. Bu dilleri öğrenip bu dillerde paylaşım yapan Nigâr Hanım, şiirlerini yalnızca Türkçe yazar. Şimşek onun bu tutumunu şöyle anlatır: “Az önce söyledik: Nigâr Hanım, şiirlerini kesinlikle Türkçe yazıyordu. İstese Fransızca, Almanca, İtalyanca da yazardı. Hatta eskilere özenip Fuzulî gibi Arapça ve Farsça şiirler de kaleme alabilirdi. Ama hayır! Türkçeye âşık bir şaireydi o.
Genel ağ ortamında çok öfkelendiği zaman Almanca “şayze” deyip ferahlıyor, sevdiği insanlara Fransızca “mon anj” diye hitap ediyor, İtalyan hayranına “grazie” diye teşekkür ediyor, kimine “sabahülhayr”la günaydın, kimine de “şebbehayr”la hayırlı geceler diliyordu. Ama sıra şiire geldi mi Türkçeden başka dil tanımıyordu.”
Nigâr Hanım’ın ülke dışındaki hayranlarında biri de Nigâr Hanım Muhipleri Cemiyeti, Bakü’de kuran Teymuz Eziz’di. Tüm çabalarına rağmen Nigâr Hanım’a ulaşamayan Teymur Eziz, şairenin son şiir meclisine davet edilince İstanbul’a uçakla değil de uçarak gelir ve kendini kürsüde bulur.
Emniyet camiasında adı efsane olan, en baba emniyet müdürü olarak tanınan Feyzullah Arslan mizahi yazılarıyla Açıkkara sayfalarında… Arslan’ın “Atlı Polisler” ve “Ölümden Başkası” başlığını taşıyan anıları okura tebessüm ettirecek, devamı merakla beklenecek nitelikte.
Mehmet Pektaş, Sahibinden Komik’e (Bir Emlakçı Romanı), “Kim Kime Üfleyecek” başlığını taşıyan on altıncı bölümle devam ediyor. Cengiz, kapanan kısmetini açtırmak için üfürükçü ararken kendisini Mert’in amcasının oğlu, Taylan’ın peşinde buluyor. Alışıldık tarzda bir üfürükçü beklerken kendisini Maslak’ta bir plazanın 18. katında modern bir ofiste buluyor. İşlerin çok farklı yere varacağını anlamak için kapıdaki tabelayı okumak bile yeterli: “Pozitif dalga lideri-kişisel gelişim, nefes ve farkındalık uzmanı-iletişim ve kariyer planlamacısı-sezgiyi arttırma yöneticisi-duyuşsal, bilişsel, ruhsal yolculuk kaptanı-bitkisel tedavi herbalisti-şifalı taşlar madencisi, ruhsal enerji jeneratörü, gizemli motivasyon eğitmeni-içsel gücü uyandırma rehberi-aile, yaşam, aşk ve ilişki koçu BERKE CAN”
Okullar ara tatile girerken Salman Kapanoğlu öğretmenlik yıllarında yaşadığı komik anıları anlatmaya devam ediyor. Bu sayıdaki fıkra tadında anılar şu başlıkları taşıyor: “Eğitim Aşkı”, “Yazılıyı Okudunuz mu?”, “Çalışmazdım”
İki hanımefendi şairin, Nurgül Kaynar Yüce ve Leyla Yıldırım (Leylican)’ın atışması derginin sayfalarını süslerken Âşık Veysel “Para”, Tayyib Atmaca “Canbaz”, Mehmet Gözükara “Emekli Yılı”, Aslan Avşarbey (Mülkî) “Genç Memur İsmail’e Öğütler”, M. Nihat Malkoç “Emekli Üvey Evlât mı?”, Hızır İrfan Önder “Bu Ne Kurum Bu Ne Caka”, Tacettin Şimşek “Bir Belirsizlik Var”, Kadir Köse “Hesap Ver”, Hacı Musa Tuncer “Veryansın”, Ali Armut “Misalen”, Ozan Fuat Bostancı “Bitmiyor”, Mustafa İmir “Medyaman” isimli şiirleriyle Açıkkara sayfalarından okura sesleniyor.
Derginin aylık olarak mail adresinize gelmesini istiyorsanız acikkaradergi@gmail.com adresine bir mail atmanız yeterli. Ayrıca derginin tüm sayıları www.acikkara.com sitesinde erişime açık.