al sana bir bakış
kenarları süslü, çehresi güleç
başlıyor seven yerlerin mütarekesi
ve daha ilk yuvası serçe kuşunun
kanatlarında içtenlik, ürkeklik
başka gökyüzü de yok
içinde biriken onca sözün o ilk kelimesi aşk
ama hiç beklenmedik
ama hiç hesap edilmez
anlam veremeden meraklı gözlerin
o tek sorusuna
eeee, nasıl oldu?
bilmezler “nasılsız” “niçinsizdir” o şey
karşısında ıssız bir çiçek
içinde kuş konmaz, kervan geçmez bir dünya
alıyor ve ekiyor çorak toprağına
sonsuz göz dokunması
bazen temas
kelimelerle taşıdığı hayat suyu
sanki her şey yalan, her şey boş
avuç içlerindeki nemde gizli
ona dair belli etmediği her şey
derinlerde, en has yerinde tek gerçek
ama bağışlayın
belki bu ilk yangında kalışı
özlem salıyor hep o ilk his
öyle masum, öyle tarifsiz ve kalbimde hep ona doğru koşan küçük bir çocuk…
*

