ZİYA NURDAN
*
Merhamet dilenip de talih denen sırattan,
Geçmeni sağlayacak akıl arıyormuşsun.
Pek çok nefrete konu hicap yüklü surattan,
Kendini kurtaracak şekil arıyormuşsun.
*
Kırılırken hevesin tekmil riya çarkıyla
En geride kalmışsın gene kibir farkıyla
Notadan kaçırdığın en müstehzi şarkıyla
Güvendiğin sesine okul arıyormuşsun.
*
Ömrünün hicranını yaşarken fiilinde
Geziyorsun meçhulün başıboş sahilinde.
Meyledip tereddüdün işgüzar dahilinde,
Hatanı yüklenecek vekil arıyormuşsun.
*
Vefa dersem dudağı bükerek kaçıyorsun.
Sadakatle aranı durmadan açıyorsun.
Yalvarsam da kötüden tarafı seçiyorsun.
Ayağını basacak çakıl arıyormuşsun.
*
Tiksindiğin huyları sende görmek üzücü,
Engelleri koymakmış gururunun mizacı.
Sen gibi şıracının şahidiyken bozacı,
Yıkılan duvarına şakul arıyormuşsun.
*
Kimseyi beğenmezken sözde üstün sıfatın
En güzel bahar bile bize olur afetin.
Parmakla gösterilen o biricik iffetin,
Şöhretini yayacak nakil arıyormuşsun.
*
Sevda ile arana mesafeler koyan sen,
Muhabbet asfaltında en azılı yayan sen,
Söz verip de sözünden hem hasılı cayan sen,
Terkettiğin rolüne çakal arıyormuşsun.
*
Lügatlerden tarasam tarifin bulunamaz,
Müstesna mayan artık gayrıya çalınamaz.
O saçların izinsiz rüzgârda salınamaz,
Zevkine biat eden kakül arıyormuşsun.