belki de bilmiyorlar, gerçekten bilmiyorlar
akıl gerektirmeyen hakikati
yağmuru buluttan zannediyorlar
rüzgarı güneşten
ve aşkı
bir çift gözün tutuşturduğu ateşten
nedensellik kafesine hapsettiler vesileleri
ve anlamlandıramadılar saf sevgiyi
beklemeyen ve istemeyen
bir adım atmadan ileri
bir adım çekilmeden geri
öylece olduğun yerde
öylece olduğun gibi
ah bilmiyorlar inan ki bilmiyorlar
görmezden geliyorlar gözle görünmeyeni
ve duyamadıkları sesi
ve dokunamadıkları her şeyi
çünkü sebepleri var sonuçlarla bağlı
ve sultasında oldukları akılları
vah ki bilmiyorlar, inan ki bilmiyorlar
aşk deyince bir şeyler bekliyorlar
kategorize edemiyorlar beklememeyi
öylesine var olduğun kadar
öylesine var olduğun gibi.
*
SEÇKİN ÜRKMEZ