biz dağlarda ateşi yaktık,
uzun uzun gökyüzüne
ve denizin ufkuna baktık.
Mesafeler, yükler, zaman bitti,
gelenler gitti,
gidenler gelmedi.
o gemiler ki getirdi ateşi
biz ateşi sevdik,
sevdik direnişi .
sakın sırrını insanlara anlatma
anlat ateşe
denize, göklere
ve yeryüzüne.
biz ateşi harladık,
halka halka genişledik,
günün getirdikleri çok ağır şeylerdi.
görmedik aydınlığı bin yıllarca,
ağır mı ağırdı,
kaldık karanlıkta.
sonra yavaş yavaş bulduk kendimizi,
bilgimizi işledik ustaca,
usulca çıktık aydınlığa.
uzun ve dar sokağa baktım.
ateş, deniz, sokak ve siz nasılsınız diye.
ateş gözyaşı ve acılar içinde,
deniz yorgun ve dalgasız,
sokak kimsesiz ve kararsız,
sizler perişan bir ahvalde.
eriyen güneş parçaları düşer tepelere,
deniz tuz basar yaralara,
sokak korur kimsesizleri.
göz açıp kapayıncaya ateş olur gün.
ah ateş olur nereye baksam,
kimi sevsem ateşten ölgün!
ateş yansır aynalardan,
garlardan, vapurlardan
bavullardan çocuklardan.
erzurum’dan, trakya’dan
sinop’tan, antalya’dan
hep ateş yansır.
ve istanbul kıyıları ateşten bir gündür,
ta erzurum’dan görülür.
çantası çalınan bir kadın kadar çaresizdir,
rimelleri akmış bir istanbul kadar da güzeldir.
rujunu bir martı sürmüştür,
kırmızı gagasıyla gülmüştür.
kayseri erciyes’te bir kartal,
kırklareli’de bir üzüm tanesi
iskarpinler, tülbentler ateşti.
mataradaki son damla,
yolcunun son defa baktığı memleket,
memleket ki aynaya düşen ateş.
ah ince bir filiz gibi kırılır memleket!
ve trenlerin yolcu yürekleri ateş.
ateşten bir gün, aynanın içindeyim.
alnım ve saçlarım
saat, akrep ve yelkovan ateş.
kendimi eğeleyip bileyip sivrilttim.
kararlı ve mağrur,
kadirşinas ve asildim.
ben ki ateşle tarttım kendimi iyi bilirim.
ben ki bir erik çekirdeğinde
bir baş dönmesi esrikliğinde ateşi içebilirim.
bilmek için ateşimi gökyüzünü deldim.
bir an gördüm ateşi,
şimdi ateşin yaktığı benim!
bir sofrayı kurmak kadar
bir gülü sevmek kadar
bir ateşe yanmak kadar
güzel olan ne var?
görkemli bir istanbul akşamında,
ateşler içinde bir tren haydarpaşa’da;
deniz, yer, gök insanlar ateş altında.
ateşler içinde geçerek tren
akik bir yüzük kızıllığında
ağrısı doğum sancısında.
ateş yanar dağlarda,
ateş yanar, ben yanarım;
ateş yansır aynalarda.
ah zaman yok kalmaya
ateşin sırrını bulmaya…
*
ADİL BAŞOĞLU