– ÖMER KARSLI
*
dalına küskün bir tomurcuktum
inadına açtım, inadına yeşerdim
her yanım bahar kokardı
eflatundu çiçeklerim
hiçbir kuş selamlamadan geçmezdi
rüzgarlar yarışırdı
mis kokulu çiçeklerimin esansını yaymak için
sonra meyve olup olgunlaşırdım
yolcuların sabırsızlıkla beklediği bir tat idim
gelen giden uzanıp dalımı kıran
can yakan taş atanım çoğaldı birden
sonra mevsimim geçti işleri bitti
kör ağızlı baltalar vuran
köküme ayran suları döken
tuz ekmekten habersiz insanlar türedi
rüzgârlar daha şiddetli esip
kolumu, kanadımı kırdı
bu muydu kanunu doğanın
nankörlük müydü karşılığı ikramın
hiç mi acımadılar gövdemi kökümden ayırıp
dilim dilim doğrarlarken bedenimi
oysa ben paramparçayken yine sevdim onları
üzerinde dağ çayları pişen sobalarda
ateş sundum, kor oldum, kül oldum
sonra yine işleri bitti
savurdular küllerimi rüzgarlara