– GÜLÇİN YAĞMUR AKBULUT * Salon, mutfak benimle beraber dolaşıyor. Aynı koridorları adımlıyor, sabah akşam aynı gemide yol alıyoruz. Bir yaprağın dikenleri arasına işlemiş
ÖYKÜ
SOKAKLAR BABAM KOKUYORDU
– NECMETTİN YALÇINKAYA * Babamı hiç tanımadım, kokusunu da bilmem. Kulaklarımda çınlayan ne bir sesi ne de duvarımızda asılı bir resmi vardı. Olsaydı hep
TAKIM KAPTANI
– HARUN ÇİTİL * Güz gelmişti, eylül ayının sonlarıydı. Hava parçalı bulutluydu fakat yağmur yoktu. Mektepler açılalı yaklaşık iki hafta olmuştu. Emirli’den doğan Çoban
AŞK BU DEĞİL
– ERHAN TIĞLI * Zengin adam pastaneden içeri girdi. Oturacak bir yer aradı. Garsonlar koşuştular, “Hoş geldiniz efendim. Şöyle buyurun!” diye karşıladılar, oturacak yer
BİR YARIM ÖYKÜ
– NECMETTİN YALÇINKAYA * Sonbahar son günlerini yaşıyor, kışa doğru yol alıyordu. Ben de onun gibi yapraklarımı döküyor, ayrılığın soğuk yüzünü yaşıyordum. Rüzgâr önüne
PAPATYA MEVSİMİ
– GÜLÇİN YAĞMUR AKBULUT * Muayenehanenin kapısındayız … Sıramızın gelmesine sekiz on dakika var. Birazdan seslenecek hemşire: Rıfat Nisyan… Bir çırpıda toparlanıp odaya gireceğiz.
TOPRAK KOKUSU
– NECMETTİN YALÇINKAYA * Sokağın başında durdum, kederle izlemeye başladım. Evlerin çoğu çoktan dört-beş katlı apartmanlara dönüşmüştü. Çocukluğuma dair hiçbir iz kalmamıştı. Burnumun direği
KIZ KULESİ: BİR YALNIZ ÂŞIK
– RECEP ŞEN * İstanbul yeryüzünün en büyüleyici, en ruhani,en güzel şehirlerinden bir tanesi. Dünyanın gözbebeği.Tarihi serencamına baktığımızda insanlığın şahit olduğu birçok önemli hadise
ÇÖL YALNIZLIĞI
– HÜSEYİN OPRUKLU * İlkbahar sabahının neşe yüklü saatleriydi.Üç ay olmuştu görüşmeyeli. Beyaz yeşil desenli dar bir elbise vardı üzerinde. İkide bir açık yakasını
ANADOLU ÇOCUKLARI
– GÜLÇİN YAĞMUR AKBULUT * Daraldıkça daralan bir çemberin içinde dönüp dolaşıyorduk. Yalap yalap ışık huzmelerinin yağdığı kentlerden olurda yolunu şaşıran bir ışık demeti










