– RIDVAN YILDIZ
*
ellerimin ağrısı çocukların gözyaşı
ateşten günler devriliyor üstümüze
acılar liberalleşti kısa zamanda
arsız kuruluşlar hâlâ uluslararası
yanlış herkesi birbirine benzetiyor
güvercin gölgesi ölümün ucunda
koca 21.yüzyıl bir maskeye sığar mı
ki havasız evlere sığdı uygarlık adımları
barbar şanıyla daracık yüzlerde
deterjan betonların tatlısı soframda
karanlık herkesin kardeşi halden anlamaz
bulutlar soldu hüznün renginde
uzakta kaldı menevişli sahiller
maki dallarında fosilleşmiş coğrafya
sakallarım cümbüşlü şeytan tüyüyle
kaç kesik cümle kaybetti rengimiz
mendil misafiri soğuk yüzümüzün
kekre bir yaşam dikdörtgen masalarda nasıl geçsin
şehrin kamburu bozuk ağızlarda
susmak haylazlığı var gelgitlerin eteğinde
kar suları kurtulmuş gururundan
çiçekler acıtmaz toprağı
yağmuru çalıyor sustukça zaman
yırtık kelimelerin gölgesi elveda
yuvamız manşetlerin izinde hüzün takviyeli
bir cellatla yaşıyoruz düşlerimiz işgal
şekil değiştiriyor gizli kötülüklerin bataklığı
ve hâlâ memleket meselesi meclisteki kavgalar
-ki hiç bitmez-
sesler karanlıkta sönüyor
bozkırın buğusu sabahta kimsesiz
yaraya batırılmış saatler duvarda
yıldızları okşuyor şivesi dökülen kadınlar
molozlar yığılı suratsız yüzlerde
hakaretler kötü bakışların feneri
aydınlatıyor dar yüzlerde nefretimizi
kapılar ağaçların kesik damarı/ kansız
rutubetli tenimiz daralmış odalarda
sahilleri kovalıyor köpek sesleri
bir yığın adam gizleniyor derisinin altında
karı koca ilaçlar püskürtüyor birbirine
tatsız tuzsuz sahte yüzleriyle
herkes kendi içinde boğuluyor
fotoğrafta bile çalışıyor emekçiler
görüyorsunuz
ben günah meridyeninden geçiyorum
vakit yok gidiyorum kirlenmiş yollar
sütü kesilmiş anasız kuzuların
sesim geç olmuş boşluğu öğreniyor
vakit çok dar
bu kadar yola nasıl yetişirim
derdinize şiir gönderebilir miyim