DUVAR

Ne hayalperestim ne de şizofreni. İnsanların sustuğu yerde başladım konuşmaya duvarlarla.

Uzun kalacak kadar komşuyuz seninle. Senin payına taş beton varlığını sürdürmek, benimkine ise taş betonlarla söyleşip dertleşmek düştü. Dil kurumuş, yalnızlık soğuk, gönül ıssız. Yüke yük katıyor kimsesizlik. Yükü hafifletecek omuz gerek veya kerpiç cidar. Aramak tek başınalıktan geçer. Ben dost olarak seni buldum sessizliğimin başkenti benliğime.

Boşluk, çatı katında. Kendimden ve senden baş­ka kimseye borçlu değilim bu hayatta. Dinliyorsun, kimseler inanmasa da konuşuyorsun benimle. Ba­zen gülüyor bazen de ağlıyorsun bu kocamış adam­la. Yol gösterdiğin çok oluyor, içinden çıkılmaz du­rumlarla karşılaştığımda.

Kalabalık maskelerle dolu etrafım. Isırgan, ze­hirli, tuzaklarla dolu dilleri insanların. Sevgi, kör kafese hapsedilmiş bir kuş. Merhamet demirden kefene sarılı. Aşkın saflığı, kötülüğün efendisi tara­fından kundaklanmış. Gergin tel üzerinde yürüme çabası yaşamak. İnsan kalbi yerine senin kolonları­na zincirlemek kalbimi, inan çok daha güvenli yığ­ma panellerim.

Kiracı olduğumuz bu âlemde aynı şafağa uya­nıyoruz. Bir fark var ki senin misafirliğin benim­kinden daha uzun olsa gerek. Benimkisi son nefe­simi verene kadar seninkisi ise kıyamet gününe… Galiba son nefesi vereceğim gün pek de uzak değil. Yaş kemale erdi. Hastalıklar kol geziyor etrafımda. Benden sonra kimlerle dertleşeceksin kim bilir? Başka kimlerle yaşam ortaklığı yapacaksın dünya ekseninde. Umarım benden başka hiç kimse senin­le dertleşecek kadar yalnız kalmaz hayat sofrasında.

Vakit öğle sonrası. Ocakta bir demlik dolusu ha­tırı sayılır çay. Yanında tazesinden bir tabak dolusu kremalı bisküvi. Bir senden bir benden sözcük söz­cük demleme zamanı sohbeti. Hoşbeşe eşlik etmek amacıyla sehpanın üzerinden bize göz kırpmakta titrek melodika. Sararmış yapraklarda bekleyen yıl­lanmış şiirleri de unutmamalı sohbete dâhil etme­ye.

Gönül yarasından mı başlamalı söyleşiye ekmek kavgasından mı söyle. Bozuk dünya düzenini mi sorgulamalı yoksa fakir zengin ayrımını mı? Za­mansız kuruyan çiçeklere mi içerlenmeli, göç tela­şındaki kuşların gidişine mi hüzünlenmeli? Cemal Süreya’yı mı yâd etmeli Abdurrahim Karakoç’u mu? Söyle.

Gün ikindiye devrilirken ne de keyifli oluyor se­ninle bir fincan kahve yudumlaması. Kahve telvesi daha kurumamışken dev bir sinema ekranına dö­nüştürüyorsun bloklarını. Çember çeviriyoruz so­kaklarda. Işıl ışıl parlıyor mahallenin bütün afacan çocuklarının gözleri. Sırtıma yediğim terlik darbe­siyle irkiliyorum. “Yemek hazır Şinasi! Hâlâ ekmek almadın mı?” Bu kadife ses, annemin ipek pürüz­süzlüğünün sedası.

Tellal olmuş göğsümü çınlatırken korkularım var gücüyle kulaklarıma asıldığını görüyorum ba­bamın. Haksız da değil yani heybetlim. Elle tutulur bir tane not yok ki karnemde. Bir müzik zayıf değil, bir de beden eğitimi. Onlarda yüzünü güldürme­ye yetmiyor adamın. Eğip başımı önüme öfkesinin dinmesini bekliyorum Rasim Ağa’nın. “Ah be! Ba­bam, keşke bir gün çat kapı gelsen de bir kez daha kulaklarımı kızartsan!”. diyorum dev ekrana.

Devam edegelen bir kanama sesi çalınıyor ku­laklarıma. Hayat dolduramadı aramızdaki boşluğu ilk aşk adına. Ardından, gözyaşlarım yüzümü çü­rüttü. Paravanda beliren siluetin, hâlâ ilk günkü gibi hızlandırdı kalbimin atışlarını. Göğsümdeki devle vuruşurken avaz avaz çağırdım yaşayamadık­larımızı. Kaybolunca ekrandaki karartın bir avuç çivi saplandı yüreğimin hücrelerine Bade.

Gençliğimin gölge haritası vurdu bu kez taş tuğ­la öreklerin üzerine. Poyraz gibi esiyor delikanlı çağım dünyanın atmosferine. Nehir çağlar, bulut üşürdü kükreyişime. Meğer ihtiyarlıkmış hüznün rengi. Şimdilerde bir tas çorba kaynatmaya aciz Şi­nasi.

Ekran kararıp yeniden yaktı ışıklarını. Afsa ile Hafsa top koşturuyor odaların içinde. Menzilsiz bir sevda evlat aşkı kalyonumda. Mutfak, salon, kori­dor dönüp dolaşıyor hakikatli arkadaşım gözleri­min önünde. Dört kış devirdim, ahirete göçeli ar­dından Hülya. Hayat iki periyoda bölündü. Sen ve senden sonrası. Evlat teknem eksik, soğuk karanlık bir çemberin düzleminde. Kızımızın biri ülke dı­şında, diğeri ülkenin diğer ucunda Hülya.

Şimdiyse bir mahkeme kuruldu perdede. Sırtın­da cübbesi, ne kadar da asil duruyor, müvekkilini savunurken avukat Şinasi. Adaletin temsilcisi, doğ­ruluğun mümessili. Binlerce yıkılmaz duvarı tuzla buz etmişti mesleğinin zirvesinde. Toprağın bağ­rında gelincikler açtırır, hırçın taylar koştururdu dürüstlüğün bahçesinde.

Fazlasıyla yâd ettik geçmişi, gelelim kentlerin bugününe. Keder soluduğunu görüyorum âdemoğ­lunun. İnsan insandan habersizce… Dün sabah, bir haftalık bir cenaze çıkardılar yan bloktaki dairenin birinden. Kavak boyu bir kasvet çöktü iskeleme. Haydi, kimsesi yok diyelim adamın. Kapı komşusu da mı çalmıyordu kapısını zavallı ihtiyarın. Korka­rım ki Şinasi’nin de sonu böyle hazin…

On yedisinde bir genç kız. Daha çiçeği burnunda bir filiz. Geçen hafta bugün bırakmış kendini boş­luğuna ölümün. Duydum duyalı, güneşli bir günde kar altında kaldı bedenim. Ne derdi olabilirdi ki buncacık bir kızcağızın. Afsa ile Hafsa düştü göz bebeklerimin merkezine. Anne babasına sabır ver diye yalvardım yüce Rabb’ime.

Eh be, en iyi dinleyenim, en iyi çözüm bulanım, duvarlarım! Saat gece yarısını çoktan geçmiş yine. Seninle doyum olmaz geçmişin ve geleceğin soh­betine. Hele bu gece uyusun da bu pirifâni, yarın kaldığımız yerden devam ederiz ömrümüz yeterse. Yalnızlık elim Şinasi. Sırtını taş duvarın dostluğuna dayayacak kadar da biçare.

Ne hayalperestim ne de şizofreni. İnsanların sustuğu yerde başladım konuşmaya duvarlarla.

*

Gülçin Yağmur Akbulut

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Pendik Escort Bayan Maltepe Escort Bayan Kartal Escort Bayan Kadıköy Escort Bayan Ataşehir Escort Bayan Ümraniye Escort Bayan Anadolu Yakası Escort Bayan Şişli Escort Bayan Mecidiyeköy Escort Bayan Taksim Escort Bayan Beşiktaş Escort Bayan Ataköy Escort Bayan Bakırköy Escort Bayan Bahçeşehir Escort Bayan Avcılar Escort Bayan Beylikdüzü Escort Bayan Şirinevler Escort Bayan İstanbul Escort Bayan Avrupa Yakası Escort Bayan
Facebook
Twitter
YouTube
Instagram