*YASİN MORTAŞ
*
Güneş, dedi L, aşk mıdır?
Gözlerini göğe doğru yoğunlaştırıp, güneşi tekrar içine akıtınca M:
Evet, dedi.
O, karanlığı içen bir aşk ateşidir; bakanı yakar, baktıkça içine dolan kor pişirir ruhu ve o ruh temizlenmiş olarak tekrar baktırır âleme.
O zaman başlar varoluş mülahazası.
İç evindeki dağınıklığı o zaman toparlanır, vakit gelir kıvrılır kalbine ve yeni bir bakmak başlar gözlerin olmadan.
Bakmak, görmene engel olmayan bir ayna olur ve hep o sır ile bakarsın dünyalara.
Ölmeden önce ölmeyi o zaman bilirsin, dedi ve sustu.
L sustu, susmak da konuşmaktı.
Güneş sustu, susmak da ışıtmaktı.
Kuşlar sustu, susmak da uçmaktı.
Kalp sustu, susmak da çarpmaktı.
Rüzgâr sustu, susmak da esmekti.
Ve L, gözlerine bakıp M’nin, ne kadar derin bir yağmur saklıyorsun içinde, o yağmur söndürmüyor mu o ateşi, dedi.
M, önce ruhunu yak ve yok ol içinde; aşk ile piş ve bedenini, taranışlarını, taşlarını, yalanlarını, eşyalarını erit. İşte ondan sonra insan yanlarına değsin yağmur. O, artık bir rahmettir, dedi.
L, suskunluğunu bir tebessümle süsledi.
Göğe baktı.
İçine güneş toplamaya başladı.
Yağmur başladı.
M, toprağın dilini çözmek için kapattı gözlerini…