– NURGÜL KAYNAR YÜCE
*
Yaralı bir kırlangıç konmuş yüksek bir dala
Çamların iğnesiyle yuvasını dokuyor
Düşen sarı yapraklar hüzün saçarken yola
Rüzgar ıslık çalarak bir buselik okuyor
*
Güneşin yüzü solgun dağıtmış saçlarını
Bulutların gözyaşı ıslatmış uçlarını
Ebemkuşağı sarmış dağın yamaçlarını
Göğün kirpiği nemli her yer Eylül kokuyor
*
Sarı elbisesini giymiş şu koca çınar
Çobanını bekliyor dağlarda akan pınar
Yapraklar ihtişamla renk renk defile sunar
Taba kızıl ve haki başı sarı çekiyor
*
Soyunmaya başlamış kırılgan salkım söğüt
Sandım gök delinecek bulutlarda bir ağıt
Yaşlı köknar kesilmiş yapılmak için kağıt
İki ormancı gelip usul usul çekiyor
*
Közde kahvenin tadı eylülde bir başkadır
Yazılan tüm şiirler ayrılığa aşkadır
Titreyen dudaklardan dökülen hep keşkedir
Hazan girince ömre kalbe hüzün çöküyor
*
Çalıda dertli dertli çalıkuşu öterken
Yediveren gülleri solup solup biterken
Yüksek dağ evlerinin bacaları tüterken
Hicret ederken kuşlar yine yaprak döküyor
*
Kızarmış sarmaşıklar ayvalar sarı sarı
Geçti yazı ömrümün belki bu sonbaharı
Hayat bilançosunun kapanmıyor zararı
Kader gülsün dedikçe kaşlarını yıkıyor
*
Sonbahar deyip geçme tefekkür mevsimi bu
Doğumdan ölüme süren hayatın resmi bu
İlkbahar diriliştir doğanın tılsımı bu
Teslimiyet çıngısı yüreğimi yakıyor
*