
pay et seninle aramızdaki dünyayı
sana
göğün ve denizin maviliği
suyun berraklığı, ağaçların yeşili
bana
bir bardak su ve devamı bitmeyen yemek çeşitleri
tatlılar, çatal bıçaklı sofralar.
etrafımda takım elbiseli adamlar
birazdan bir vaiz hikayeye başlar.
alır gün boyu yorgunluklarımızı!
ve mest oluruz bir gazze mitingi çıkışı
eve doğru elimizden geleni yapmış olarak!
önündeki tabağı paylaşmayan adam!
unut adem’i
habil’i
meryem’i
gök sofrasını.
unut cenneti
gazze’yi
han yunus’u
beyt lahya’yı.
unut kudüs’ü
endülüs’ü
samanyolunda ziyafeti
sezai karakoç’u.
unut kuru et yiyen kara kadının oğlu olan kureyşliyi,
ki onun ümmetinden bir nefer olmayı.
tuttuğumu zannettiğim urganın kopması,
elimden tutamıyor kebikeç
harfler kelimelerden a y r ı l ı y o r
ben d
ü
ş
ü
y
o
r
u
m.
açlıktan öleceğin kalıyor sana
daha yok mu bir şeyler deyişimiz
açgözlülüğümüz
azgınlığımız bize.
bilmeyiz buda/n/mayı
kökünden keseriz yahut çürütürüz ağacı.
bilmeyiz paylaşmayı
kılçığıyla yeriz dünyayı.
bir çocuk koşarak uzaklaştıkça
aramızdan
oyun yarıda kalıyor.
bir çocuk koşarak uzaklaştıkça
aramızdan
cennet de o kadar uzaklaşıyor bizden.
bir çocuk koşarak uzaklaştıkça
aramızdan
söz bitiyor, hikâyet yarıda kalıyor..
*
MEHMET ALİ TEK
