gül benizli bir gün terk edince güzelliğini
şehrin damlarını usulca okşayarak, geceye
çalmışlar düşlerini habersizce.
asıp gecenin bağrına çığlını
uykusuz kalmışsın.
kanatların yorgun,
ağır gelmişsin hayata.
öykünemeyeceğin yarınların çıkmazında
bir öykü arama boşuna
yarının yok.
yelkovanı bozulmuş akrep yitikliğinde
kaybetmişsin kendini
artık öyküsüzsün.
içine biriken hüzünlerin
naçar ıslaklığıdır şimdi kapına dayanan
artık boşalt gözlerinden doyasıya
gece çok kurudu, ıslanmalısın biraz.
/hüznün gıyabında serin nisan esintisi/
saçaklarda buz tutan hüzzam düşüyor
hanımeli kokan sokakların yalnızlığına.
uyku dilencisi gözlerinin gözü uykusuzlukta
zihnini bulandıran hatıralar batıyor kalbine
yaralandığın yerlerinden kanıyorsun
kayboluyorsun ırakta…
ört üstünü gecenin, üşütürsün
soğuk alma solundan
dağıtırsın kendini.
yani ben!
sağır sessizliğin gürültüsünde
sokakların bestelediği o lâl acı.
hani düşler hırsızı kalb-i mecruh.
boşalıyor gözlerimden günahkâr yaşım
üfle yüzüme sureleri anne
yıkansın ruhum, aminleneyim
kaldır perdesini karanlığın
gitmeden daha maveraya
son kez duyayım tekbir-i ekberi.
kaldır perdesini karanlığın, anne
ve üfle yüzüme sureleri…
son kez yıkanayım
ölürsem yoksa
çok geç olacak biliyorum.
*
ARİF ONUR SOLAK
üfle sureleri yüzüme anne;
son kez yıkanayım,
—–nefesinde…
yarına kalmayan bir şey,
ömür dediğin,
çok geç olacak belki,
-geliyorum, desen de: