– ZİYA NURDAN
*
Düşümü boyadım gökte boşluğa
Hevesin resmini çizdim kendimce
Merdiven dayadım gökte boşluğa
Uzağı yakında gezdim kendimce
*
Koyunu sürüye kattım gitmedi
Zamana zamansız çattım gitmedi
Mantığı başımdan attım gitmedi
Aklıma bir mezar kazdım kendimce
*
Tefekkür libası giymeye korktum
Bedeni ruhumdan soymaya korktum
Dünyalık nimetle doymaya korktum
Hırs ile aramı bozdum kendimce
*
Karanlık kayboldu göründü pusu
Dilime ram ettim en güzel susu
Hakikat bendesi derviş Yunus’u
Mânâ ikliminde sezdim kendimce
*
Talihe gözyaşı döktüm olmadı
Usulca yerime çöktüm olmadı
Buluttan beyazı söktüm olmadı
Umuda söylenip kızdım kendimce
*
Mazi ve istikbal sürüyor elbet
Doğan her bir canlı yürüyor elbet
Yeniler eskiyip çürüyor elbet
Eskiye bir sebep yazdım kendimce
*
Şaşırdım halime kaldım çaresiz
Meraka yol verdim saldım çaresiz
Dipsiz bir deryaya daldım çaresiz
İnciyi mercanı dizdim kendimce
*
Ezel pınarından doluyor arkım
Kudretin eliyle dönüyor çarkım
Anladım yok imiş kimseden farkım
Kendimi şöyle bir süzdüm kendimce
*
Çıkmaza düşünce O’nu ararım
Sabır ve tevekkül olur kararım
Bilemem hangi yön bana zararım
Meçhulden meçhule yüzdüm kendimce
*
Her Adem kundağa sarılı bebek
Muradım kundağa sarılı bebek
İradem kundağa sarılı bebek
Ağladı inledi çözdüm kendimce