Yarpuz Edebiyat Dergisi
*
İnsanlık tarihi biriktirmelerle doludur. Yüzyıllardır kimi mal mülk kimisi de para ve pul biriktirmiştir ama en güzeli dost biriktirmektir. Hem de en vefalısından. Çünkü insanı ayakta tutan, zor anında imdadına koşan da dostun vefalısı olmuştur.
Mevlana, “Dostlarını daima vefa ile hatırla can! Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan sen. Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz.” der.
Friedrich Von Schiller, Rehine adlı hikayesindeki kurgu şöyledir:
Damon, Sirakuza Kralı Diyonis’i öldürmek için elinde hançerle ona yaklaşır. Diyonis zalim bir kraldır. Kralın koruyucuları Damon’u fark eder ve yakalarlar. Kral, Damon’a elindeki hançerle ne yapacağını sorar. Damon, “Şehri bir zalimden kurtaracaktım.” diye cevap verir. Diyonis, bunun cezasının darağacı olduğunu söyler. Damon, af dilemez ve ölüme hazır olduğunu ifade ettikten sonra kız kardeşini evlendirmek için kraldan üç gün izin ister. Yakın dostunu da sarayda rehin bırakır. “Dönmezsem benim yerime dostumu idam edersin.” diye ekler. Damon’un dostu da buna razı olur. Kral, Damon’a izin verir. Damon, kız kardeşinin düğününü yapar, dönüş yoluna düşer. Ancak tüm olumsuz koşullar peşini bırakmaz. Şiddetli yağan yağmurla, selle, taşan ırmaklarla boğuşur. Irmağın üzerindeki köprü de yıkılmıştır. Damon, rehin bıraktığı dostunu kurtarabilmek için hiç tereddüt etmeden ırmağın sularına atlar. Irmağın karşısına geçer. Bir süre sonra eşkıyalar yolunu keser. Eşkıyalarla dövüşür ve ellerinden kurtulur. Sirakuza şehrine yaklaşınca sadık bekçisi Flostratus’u görür. Flostratus, arkadaşının idam edilmek üzere olduğunu ve kendisinin de kaçıp canını kurtarması gerektiğini söyler. Damon, “Dostumu kurtaramayacağım ama onun felâketini paylaşmalıyım. Bir dost, bir dosta ihanet etti, dedirtmem.” diyerek darağacının yanına koşar gelir. Dostu, tam da idam edilmek üzeredir. Dostuyla kucaklaşırlar. Kral da dahil meydandaki tüm kalabalık şaşkınlıklar içindedir. Diyonis, iki dostun birbirine vefasından çok etkilenmiştir, bu iki dostu uzun uzun süzer ve her ikisini de affeder. Ancak kralın bir ricası vardır: Kendisinin de bu dostluğa dahil edilmesi.
Sadede gelelim: Her zaman bizlere destek olmuş iki dost: Biri yıllarını heceye adamış Tayyib Atmaca diğeri şiirle ve fotoğrafla bütünleşmiş Yasin Mortaş. Bu iki vefakar dostumuz sayesinde yeni dostlar edindik. Kimler mi dersiniz? Kimler yok ki? Yaşar Bayar, Hayrettin Durmuş, Mehmet Yaşar Genç, Zekeriya Cakabey, Necati Demir, Hüseyin Burak Us, Ümit Parsıl, Meryem Yardımcı Küçük. Bizlere yeni dostlar kazandıran iki ağabeyimize şükranla.
Bizleri en başından beri hiç yalnız bırakmayan kadim dostlarımız da var elbet bu sayıda. Hasan Songür, hayatın içinden süzdüğü denemeleriyle; Gülçin Yağmur Akbulut, bir hikâyesiyle; Ali Külekoğlu, Ersin Vargün, İsmail Çelik, Ayfer Yıldız, Ramazan Demirtaş, Yavuz Dinç, Faik Kumru, Filiz Kalkışım Çolak, Recep Şen, Ahmet Kafkas, şiirleriyle otuz ikinci sayıya katkıda bulundular.
Yeni dostluklar biriktirmek dileğiyle…