Karlı dağlar başında elli, altmış bin asker
Vatan, millet aşkıyla, imanla dolu kalpler.
Uzaklardan gelerek cepheye gidiyorlar,
Dillerinde tek bir söz, o da: Allah-u Ekber!
Üstlerinde yazlıklar, ayaklar hepten çıplak
Tek bir amaçları var: vatanını korumak.
Bilmiyorlardı doğu bu mevsimde buz tutar,
Soğuğa yenik düşüp çoğu şehit olacak!
Birkaç bölük güneyden, bir kısmıysa Yemen’den
Geldiler vatan için hepsi farklı tümenden.
Toplandılar doğuda Rus’la savaşmak için
Emir bekliyorlardı yüzbaşıdan, teğmenden.
Sarıkamış’a giden on birinci kolordu,
Çabuk ulaşıp şehri çevirmek istiyordu.
Hem hastalık hem soğuk engelledi onları,
Halden düşen askeri zayıflattı, çok yordu!
Sadece zemin değil gök bile buz tutmuştu,
Yiyecek zaten azdı, kalanı kurutmuştu.
Sarp geçitler, dar yollar; bir de üstüne ayaz
Koskoca bir orduyu, bir çırpıda yutmuştu!
Allah-u Ekber Dağı çoğuna mezar oldu,
Nice babayiğitler kurşun atmadan soldu.
Dalıp dalıp girdiler derince bir uykuya,
Mola verilen yerler, sayısız şehit doldu!
Yemen’e türkü yaktık, Sarıkamış’a gazel
Bu cennet vatan için, peşin ödendi bedel.
Analar doğururken o aslan yiğitleri
Hangisi bilirdi ki, genç yaşta gelir ecel!
Mahzun olma ey şehit! Kabrin olmasa ne var?
Önünde peygamberler, ardında evliyalar
Asırlar geçse bile, dualardadır yerin,
Bu millet hep sizlere, kalacaktır minnettar!
Mustafa GÜL (Hamdi)
(21.12.2017)