
yurdun bir köşesindeki
kanayan acının izleri
onlar unuttu sazın telini
dinlemediler telin nağmelerini
zamanından önce başak vermiş gibi
bakıyordu güneşin gözlerine
birazdan çıkacaktı kurulan sehpasına
ayağının altında bekliyordu sandalye
belki biliyordu birazdan vurulacak tekmeyi
unutmuştular zalimdiler ve zamanın
izleri kazınacaktı alınlarına
o avluda her mayıs bir gelincik açar
kırmızının kana acıya çalan rengiyle
açar açar ve sabahı ezanı sonrası çekilir
kendi içine kendince
çekilir gider yalnızlığına
ve solar gider.
*
