– OĞUZ KAYIRAN
*
Ayık Özdemir’in derin acısına
Ve Deniz’in talihsiz yazgısına
–
Atlas dağının kuzunu yalayarak indi görünmez o rüzgâr
koynuma akıverdi buzlarla örülü pencerenin kenarından
karanlığa yuvarlanan!. sonsuz dehşetleri içindeki o yüz!
kornişe uzanan o ergin el, pervazdan görülen bir düşüşe
nasıl da bir heyecanla tüm anılarını toplayıp, atıldığında
gömüldü, dipsiz bir uçurumun içine, annesinin yüreğine
kırağıları hatırladı –keder neydi ki; babanın vücudunda
atmaya başladığında kalbi yeniden, oğlunun içine deniz
kerestelerin sureti bile, kil içinde yüze düşen bir kadran
eşyalar nasıl da!.kutsal bakış ile dermansız kaldı orada
içi boşalmış bir kalbin mecalsiz kanyonunda ölüm ağı!
askıya bırakılmış iki çift göz, kendi için kendini gömen
kuzey kutbunun ağırlığı içinde bir hiçlik, artık o zemin!
kenarında asfalt yol!.ara sıra geçer ruhlar! –uzak o yer!
bir türlü yas içindekiler, çığlıkları duyuluyor yukarıdan!
bundan sonra.! olmayacak hiçbir derinliği o eve girişin!
bir kapı, bir yolcu!. ayrılığın arşivindeki o dönüşsüzün!.
dalıp gitmek-mahşer içinde!yüreğinize düşen o girdap