Evlilik, sen-ben kavramlarının yerini, biz kavramına bıraktığı bir birlikteliktir. Evlilik kimine sabır ve imtihan; kimine şükür ve armağandır. Evlilikteki huzur yaptığınız tercihlerin tezahürüdür.
Evlilik bir yol, eşleriniz ise birer yol arkadaşıdır. Çıkacağımız hayat yolunda hangi çetin süreçlerden geçeceğimizi bilemeyiz. Ekonomik durumun bozulması, yaşanabilecek sağlık sorunları ve ölüm gibi dış faktörler bazen birlikte çareler aramayla eşleri birbirlerine yakınlaştırırken bazen de eşleri birbirlerinden ayrılma noktasına getirir. Dış faktörlerin bizi hangi yöne savuracağını belirleyen seçtiğimiz hayat arkadaşımızın karakteridir. Bu yüzden çıkacağımız yolculukta bizi yarı yolda bırakmayacak yol arkadaşı seçmeliyiz.
İmam Gazali’ye göre kişilik büyük oranda kalıtsal özelliklerden etkilenir. Kişilik sahibi, bir çocuk için kişilik sahibi bir eş seçimi yapmalıyız.
İnsan, yaşamın her alanında olduğu gibi evlilikte de mutluluğa giden yolu aramaktadır. Unutulmamalıdır ki bu yol doğru eş seçiminden geçer aksi takdirde mutsuzluktan kurtulabilmek için bir arayışın içinde buluruz kendimizi.
Eskiden tek göz odada bir iki kap kacak ve yatak yerde de bir çulla evliliğe başlangıç yapan eşler zorluklara ve yokluklara birlikte göğüs gererek sağlam temelli yuvalar kurarken şimdi her şeyi tam evlerde maddi olarak yeterli olan ama manevi olarak eksik kalan yuvalar inşa ediliyor. Evet, hayatınızda bir kez düğün yapıp onca gereksiz borcun altına girerek evliliğinizin cicim aylarını maddi sıkıntı çekerek geçirmeye değmez. Belki dillere destan düğün törenimizde davetliler muhteşem birkaç saat geçirebilir ama emin olun biz bir gece için ettiğiniz masrafı üç yıl boyunca öderken hiç kimse halaydaki gibi elimizden tutmayacaktır.
Aile kurumu sevgi, saygı, merhamet ve muhabbetle kurulduğu; imanla, güzel ahlakla sürdürülebildiği takdirde hukukun ve mahkemelerin müdahalesine gerek duymaz. Sağlam temelli yuvaların kurulmasında eşler kadar ailelere de büyük görevler düşüyor. Evliliği kendimiz için yapıyor görünsek de etkileri bakımından doğacak çocuklarımız, kendi ailelerimiz ve sosyal çevremiz açısındanda değerlendirmelerimizi iyi yapmalıyız. Eşler birbirlerine ve ait oldukları ailelere karşı kırıcı yaklaşımlar sergilemeyecek karaktere sahip olmalıdır. Ebeveynler çocuklarının yuva kurmaları konusunda telkinde bulunurken dikkate almaları gereken en önemli husus ‘’evlilik olgunluğu’’na ulaşılıp ulaşılamadığı olmalıdır.
Hangimiz kızımızı istemeye gelen erkeğin dindarlık ve güzel ahlak hasletlerini ilk sırada değerlendirebiliyoruz?
İlk soru: Oğlumuz ne iş yapıyor? Evi, arabası var mı?
Bu konuyla ilgili Hasan-ı Basri hazretlerinin kulağımıza küpe niteliğinde bir sözüyle bitirelim yazımızı;
“Kızını, Allahtan korkana ver. Eğer kızını severse zaten ona iyi davranır, onu mutlu eder. Sevmezse de onu üzmez, çünkü Allahtan korkan hiç kimseye zulmetmez.”
*
ÖMER KARSLI