
Sen sevdin sen yandın, sen ayrıldın, sen kırdın.
Firkatin müsebbibi, “eylül” diye haykırdın.
Kalem kırıldı bana, meğer suçum hazanmış.
Söyle âdem bu aşkı hangi mevsim kazanmış?
Kaç cemreye gebeydim, bahar bende saklıydı.
Günahımı almak mı, söyle kimin aklıydı
Ne varsa eylüldeydi, hüzün hasret ve kül.
Dökül artık intizar, eteklerimden dökül.
Umudun çeşmesiyim, kel bir başı tarayan.
Ben bir kız çocuğuyum, saçlarını arayan
Cihana esvap kesen, sökük diken ustayım.
İçimde kırk düğün var, ne kederde yastayım.
Garip geldim ey âdem, garipçe gidiyorum
Bende beni görmedin, intizar ediyorum.
Zamanın saçlarını bölük bölük ördüm de;
Uğramışım Sivas’a, bayram oldum dördümde.
Dokuzumda İzmir’in, alnından öptüm geldim.
Vaktin parmak ucuyla, ben nice dağlar deldim.
Şairin hokkasıyım, divit uçlu kaleme.
Bir muhayyer besteyim, kulak versen âleme.
Bir çocuk nazındayım, barışığım dargınım.
“Senenin ölümüdür” diyenlere kırgınım.
Saymayın artık beni, ne yeisten gümandan.
Bilmem ki neden bende, hep korkulur zamandan.
Yedi tepeli şehrin, kirlenmiş saçlarını.
Yağmurumla yıkadım, ben ayakuçlarını.
Sen sarı duyuyorsun, ben erguvan diyorum.
Bende beni görmedin, intizar ediyorum.
Sen bende şair oldun, yağmurumda ıslandın.
Benim göğsüm dururken, hangi aya yaslandın.
Kurtuluşa adandım, mührü oldum zaferin;
Şahidi ol ey âdem, gözlerimdeki ferin.
Ben kadim şehirlerin, bayramlığıydım oysa.
Cihan bir kız doğurup, adını eylül koysa.
Darbe vurma ruhuma, çiğ kokumla sev beni;
Ne kadar sömürecek hüzün denen dev beni?
Mevsimlerden mevsim seç, git nisanı sev ama
Cam kırığı hicranı, yüreğime dayama!
Madem hüküm verildi, dara beni koy ama
O serin rüzgârıma, yağmuruma doyama.
Sanma garez doluyum, sanma kin güdüyorum.
Bende beni görmedin, intizar ediyorum.
*
İbrahim ŞAŞMA
