*ALİ KEMAL MUTLU
*
Sür tarihçi izimizi, sür ki görsün devran bizi
Bozkurt gibi sesimizi, bozkır olan evimizi.
Kişnesin kalemin sür de bilsin Altay’ı gök kubbe
Ve bir kopuz perdesinde nağme olan ezgimizi.
Seyret dağların sisini, iç kımızı yudum yudum,
Cihan-şümul rengimizi, gör cesur askerimizi.
Otağlara göç düşünce o dağlara sığmaz budun
Ve bir kurdun serliğinde çizdik biz kaderimizi.
Oğuz derler bir er vardı; Üçok, Bozok oğullardı
Göğü çadır ile sardı, ördü serüvenimizi.
Erittik demir dağları, yürüttük kadim çağları
Yaz tarihçi olanları, yaz cihangirliğimizi.
Be hey derim yine derim! Kürşat’a Çin set olur mu?
Kırk ata, ‘bin’ dert olur mu? Yaz bu kırk yiğidimizi!
Serden geçtik yardan geçtik, en köhne diyardan geçtik,
Ay balam Hazar’dan geçtik anladık birbirimizi.
İman dedik, vatan dedik; şehit oldu yatan dedik,
Allah’tır yaratan dedik, aldık İslâm dinimizi.
Şol Kur’an ki rehberimiz ve Ahmed peygamberimiz
Bilinsin bu haberimiz; yaz ‘Allah’ dediğimizi.
Dedem Korkut söz söyledi hem dahi dua eyledi
‘Oğuz’ benim özüm dedi, şad eyledi ismimizi
Geçtik Fırat’tan sel olup bir gecenin tenhasında
Ve Alparslan rüyasında gördü bizim âtimizi.
Ötüken’den beri gelip sürdük atı Rumeli’ne
Zırhı atıp libas deyu giymiştik kefenimizi.
Bu ne coşku ne velvele! Koptu Bizans’ta zelzele
Yaz ey tarih nakşet hele, Malazgirt zaferimizi!
Bîçareyem Yunus gibi, Mevlana’dan bir us gibi
Hem hece hem aruz gibi gösterdik ahengimizi.
Hükm-ü zaman geldi çattı, Kayı boyu ‘devlet’ dedi.
Bir çınar gövdesi olduk cenkte bulduk kendimizi.
Ertuğrul’dan sürdük demi, Osman ile tuttuk gemi
Kaydet zamana müjdemi: Kazandık her cengimizi!
Ferhat olup dağ devirdik, Fatih gibi çağ devirdik
Biz neçe otağ devirdik, koyduk devre izimizi.
Kösler vuruldu dem be dem, Konstantin’ de surlar düştü
Yavuz’ la Mısır’ lar düştü, yaz muştulu fethimizi.
Sultan olduk “Süleyman”ken, kalkan olduk meydandayken
Allah deyip ok atarken izle sergüzeştimizi.
Nallara deyince Tuna, kalktı ayağa Kosova
Nice vadi nice ova dinledi nefesimizi.
Ey Bizans titremedin mi; ya Viyana ya sen Roma?
Atilla’dan beri bizim gördüğünüz cüssemizi,
Hangi dalga yutar imiş, hangi toprak olur mezar?
Barbaros’ tan Köroğlu’na yaz tarih, tüm mazimizi!
Dadal’ ım var kavgalarda, Karac’oğlan sevdalarda
Üç telli bağlamalarda işit Türklük nağmemizi.
‘Su’dan sebep ‘fuzuli’yim, gehi ölmem ki ‘baki’yim
Vü tekbirde gül ‘ıtri’yim; gel bul bizim dengimizi.
Aslı bizde Kerem bizde, Leyla Mecnun var hem bizde,
Aşk için öldüğümüzde diriye say kalbimizi.
Keloğlan’dan, Nasrettin’ den anlatacak şey var dünden,
Masal bizden, nükte bizden, duy ninnili sesimizi.
Döndü devran kalmadı şan; söndü baştaki kehkeşan
Yalnız kaldı ‘Ulu Sultan’ küffar sardı çevremizi.
En hakikat yokluklarda iman vardı – ki Allah bir!-
Ve arşa yükselen tekbir, duyurdu tüm öfkemizi.
Kelam söyler kalem yazar, Çanakkale oyun bozar
Ve bir destan küllerinden var eyledi gölgemizi.
Dörtyol’ a inince zillet, yeksan oldu bütün millet
Vatana ölüm şahadet, kim bozacak dengemizi!
Ve an gelir ikbal gelir Samsun’ un bakışlarına
Bir Mustafa Kemal gelir güneş alır bölgemizi.
Kurulur yeni bir vatan, Türk’e olur mu yan bakan?
Damarlardaki asil kan demir eder gövdemizi
Ne zaman göğü ellesek ayağımız çelme görür,
Bir hıyanet zehir eder on beş temmuz gecemizi.
Emirle tezgâh kurulur, halkın meclisi vurulur
Bu ne aldır, ne oyundur! Alır tüm düşüncemizi.
Gövde siper olur tanka, vatan aşkı duvar olur
Bir Halisdemir var olur, ‘alna’ vurur mermimizi.
Yaz ey tarih bu son illet; artık yükselişte devlet!
İşte vatan işte millet var eyledik ülkemizi.
Yâr eyledik, nur eyledik, bir eyledik ülkemizi.