– KERKÜK TÜRKÜLERİ – III
Kerkük türkülerinde; âşıkların rûhunda esen fırtınalar, kalbinde çakan şimşekler, hâtırâlarda iz bırakan mekânlar, unutulmayan anlar, âh edilen zamanlar, yaşanan hicranlar, kelimelere sığmayan ayrılıklar, umutla beklenen vuslatlar, sevinçler, kederler, kahırlı sitemler, dayanılmaz elemler, bir günlük değil bir ömürlük sevdâlar âşikâr edilir.
Kerkük türkülerinin en önemli temsilcilerinden birisi olan, ses sanatçısı, bestekâr, güftekâr ve udî Abdurrahman Kızılay da; Kerkük’ün acısını, sevdâsını yüreğinde duyan ve en yanık bir biçimde Türkmeneli’nin türkülerini dile getiren çok usta bir sanatkârdır. Abdurrahman Kızılay; bâzen “Narınçım dilim dilim – Hanım hanım ne gözel hanımsan”,[1] bâzen “Giderem yolum ağdı – Havar Ayşe”,[2] bâzen “Cerrevün kulpu burma”,[3] bâzen “Yazmalı gelin”,[4] bâzen “Helliyden dağlar kamış”,[5] bâzen “Menim ipek yağlığım var”,[6] bâzen “Ay havar değirmenci”[7] diyerek, bâzen;
“Elinde ayağında acem kınası
Gidip gelin getirsin oğlan nenesi
nağmelerini dile getirerek ve,
Çayır çimennen gelir
Kahve yemenden gelir
Al yanak pembe dudağ
Her gün hamamdan gelir”[8]
diye seslenerek, bâzen de;
“Evlerinde lambaları yanıyor
Göz göz olmuş ciğerlerim kanıyor
Beni gören deli olmuş sanıyor
Ölürüm de ayrılamam yâr senden
Evlerinin önü boyalı direk
Yerden yere vurdun sen beni felek
Her acıya dayanamaz bu yürek
Ölürüm de ayrılamam yâr senden”[9]
diyerek hâlini, ayrılığın acısını, aşkının aşkın olduğunu ve kendisini sevgilisinden ancak ölümün ayırabileceğini o yanık sesiyle terennüm eder.
Kerkük türküleri kimi zaman;
“Altun tabakta bal var
Oğlan neneme yalvar
Nenem sene kız vermez
El kaldır Hakk’a yalvar
Altın tabakta kaymağ
Yiyili parmak parmağ
Değer dünya malını
Kerkük’ten bir kız almağ”[10],
kimi zaman;
Damımız ardı çöle
Sonalar endi göle
Ayağıma kan endi
Yoluva gele gele
Bala öllem öllem men öllem nece
Başıva dolanım bu gece
Karaçadır üstüyem
Bir esmerin dostuyam
Kur’an getir and içim
Sen gideli yaslıyam”[11]
kimi zaman;
“Al ipek yeşil ipek (keytan ederler)
Vay nene nâmurad olum (bühtan ederler)
Keten köynek dizden yâr (keytan ederler)
Hay aman bu yüzden yâr (bühtan ederler)
Uyma eller sözüne (keytan ederler)
Ayak kesme bizden yâr (bühtan ederler)
Keten köynek beden dar (keytan ederler)
Beni koyup giden yâr (bühtan ederler)
Evvel böyle değildin (keytan ederler)
Seni bir öğreten var (bühtan ederler)”[12]
kimi zaman;
“Hel hele verin geline
Deste gül verin eline
Altın kemer bağlamış
Gelin ince beline
Helhele verin geline
Deste gül verin eline
Elinde terazi var
Cebinde çerezi var
Âlemlen oynar güler
Menimle garezi var
Kapıdan geçti yârim
Yaramı deşti yârim
Uydu eller sözüne
Menden vazgeçti yârim”[13]
kimi zaman da;
“Süsen-i mahmur yahası
Yoktu da yarın vefâsı
Çoktu o yarın cefâsı
Hacı Mulla Seyit becesi
Urfa bir yana düşer
Saçak gerdana düşer
Nassı bir saç kondurup
Her gün bir yana düşer[14]
mısrâlarıyla vefâsız yâre sitemler gönderilir. Kerkük türkülerinde bâzen;
“Evlerinin ögü pakla
Gögerçinler döner takla
Nenev geldi meni sakla
Men yarımnan ayrılmışam dayanabilmem
Esker oldum gediyorum sabredebilmem
Altun yüzük, hoş bilezik kollar nazik oy oy
Ben yarımdan ayrılmışam dayanabilmem”[15]
diye hicrân nağmeleriyle âh ü efgân edilir, bâzen;
“Bülbül uçar yuvasına
Yağmur yağar hevasına
Ben kurbanam balasına
Garip garip ötme bülbül
Yalnız dallarda ah yatma bülbül
Benim derdim bana yeter
Sen de bir dert ah katma bülbül”[16]
diyerek hüzün ve efkâr yüklü söz ve ezgilerle içini döker, bâzen
“Yetimem vurulmuşam
Men ciğerden yanmışam
Gözüm onuyçün ağlar
Yârdan ayrı kalmışam
Dede dede can dede
Tesbihiv mercan dede
Yerim sal yastuğum koy
Oldu ölürem dede”[17]
diye inler, Kerkük türküleri bâzen;
“Nergizi deste bağladım
Desteye deste bağladım
Birini öz yârim’çün
Birini dosta bağladım
Gittiler yurt koydular
Yarama murt koydular
Eski yaram üstüne
Yeni barut koydular”[18]
bâzen de; hisli sözler, çarpıcı ifâdeler ve dokunaklı ezgilerle duygularımızı dile getirir ve ;
“Beyaz gül kırmızı gül
Güller arasından gelir
Yarım geymiş beyaz ezye
Sabah namazından gelir
Bir beyaz gül olaydım
Yar göksüne konaydım
Günde bir yüzün görüp
İster ise solaydım”[19]
diyerek tariflere sığmayan insanımızın yürek sızısını en içli ifâdelerle âşikâr eder. Kimi zaman;
Geceler zâr geceler (esmer halların gösterir)
Mene zinhar geceler (koynun kucağın gösterir)
Ay battı ülker çıktı (esmer halların gösterir)
Gelmedi yâr geceler (koynun yanağın gösterir)
Susuzam su isterem (esmer halların gösterir)
Yatmağa yer isterem (koynun kucağın gösterir)
Gecenin yarısıdı(esmer halların gösterir)
Yâr ömrüm varisidi (koynun kucağın gösterir)
İki gözüm insaf et (esmer halların gösterir)
İnsaf din yarısıdı (koynun yanağın gösterir)” [20]
kimi zaman;
“Ayağında dar şalvar
El kaldır Hakk’a yalvar
Hudam böyle yazıptı
Benim elimde ne var
Ben gedirem hamama
Deme kayın babama
Özü bağbancı kızı
Bizden ister şamama”[21]
der ve kimi zamanda duygularını hareketli ezgilerle ve yalın sözlerle öyle dile getirir:
Gözele bak gözele
Gelip bizden söz ala
Menim bir esmerim var
Değişmem yüz gözele
Bahça barımdan oldum
Heyva narımdan oldum
Gece uykusu bilmem
Gündüz kârımdan oldum
Bahçada barım sene
Heyvayam naram sene
Gam çekme nazlı gevil
Ölencek yaram sene” [22]
Kerkük türkülerinde kimi zaman sevgilisine duyduğu hasreti ve aşkı çok samîmi ve sımsıcak ifâdelerle anlatır ve “Altın hızmav mülâyim” türküsünü Abdurrahman Kızılay, o içli ve güzel söyleyişiyle;
“Altın hızmav mülâyim
Seni Hak’tan dileyim
Yaz günü temmuzda
Sen terle men sileyim
Gün gördüm günler gördüm
Seni gördüm şad oldum
Altun hızmav incidi
Gömlegüv narıncidi
Menim lal olmuş dilim
Ne dedi yâr incidi
Altun hızmav tomağa
Yanaşıp al yanağa
Gözel gel görüşelim
Men giderim irağa
Gün gördüm günler gördüm
Seni gördüm beg oldum” [23]
diye seslendirir. Aşk ateşinde yandığımız, sevdâ kirmenine dolandığımız, hayâliyle heyecanlandığımız, devamlı ismini andığımız sevgilimizi ve kalbimizden geçse de kelimeler dökemediğimiz melül mahzun duygularımızı en güzel ezgilerle Kerkük türküleri âşikâr eder. Erdem şâhikası rahmetli Gâlip Erdem Ağabeyimizin çok sevdiği ve bizlere de söylettiği “Kâr etmez ahim” türküsünü, Abdulvâhit Kuzecioğlu yüreklere işleyen o müstesnâ yanık sesi ve latif söyleyişiyle şu mısralarla dile getirmiştir:
“Kâr etmez ahim, sen Gülizâr’e
Onulmaz isler güzelim, dilde bu yâre
Olsam da geçmem, bin pâre pâre
Sevmiş bulundum güzelim, gayri ne çâre
Koy aksın eşkim billahi silmem
Mecnun’un oldum güzelim, terk edebilmem
Kessen de başım, senden kesilmem
Sevmiş bulundum güzelim gayri ne çâre
Çekmez efendim bu derdi herkes
İster kabul et güzelim ister başım kes
Çekmezdim amma ey şûh-i Nevres
Sevmiş bulundum güzelim gayrı ne çare”[24]
Terk etmek zorunda bırakıldığımız türkülerimizin söylendiği yerlere Allah(c.c.)’ın izni, inâyetiyle ve “Türk beklenendir ”[25] hükmünce bir gün mutlak geri döneceğiz inşaAllah… “Di gel agam, di gel paşam” diye bize seslenen, ancak el uzat/a/madığımız için kalplerimizde derin bir yara ve dinmeyen bir sızı olan Türkmen diyârına, Anadolu’nun kapısı Türkmeneli’nin o mübârek topraklarının bekçilerine Kerkük türküleri güzelliğinde gönül dolusu sevgilerimizi, en kalbî muhabbetlerimizi ve bâkî selâmlarımızı yollarken, Can Kerkük’ün kıymetli ses sanatkârı Ahmet Tuzlu’nun “Yolçi Hoyratı”na ilâve ettiği ve Kerkük için yüreklerimizden geçenleri hoyrat diliyle seslendirdiği dizelerle hatm-i kelâm ediyorum:
“Men sene gülim demem
Gül kohlanıp atılır
Men sene şeker demem
Acı çaya katılır
Men sene altun demem
Bazarlarda satılır
Men sene hakan demem
Ayak alta atılır
Men sene vatan diyerem
Men sene Kerkük diyerem
Kölgesinde yatılır…”
Dr. Mehmet GÜNEŞ
17 Aralık 2022
(Devam edecek)
[1] Narınçım dilim dilim – Hanım hanım ne gözel hanımsan, Kaynak kişi: Abdurrahman Kızılay, Derleyen ve notaya alan: Mehmet Gürbüz, Repertuar Nu: 705
[2] Giderem yolum ağdı – Havar Ayşe, Kaynak kişi: Abdurrahman Kızılay, Derleyen ve notaya alan: TRT Erzurum Radyosu THM Müdürlüğü, Repertuar Nu: 3402
[3] Cerrevün kulpu burma, Kaynak kişi: Abdurrahman Kızılay, Derleyen: Nurettin Çamlıdağ, Notaya alan: Adnan Ataman, Repertuar Nu: 4020
[4] Yazmalı gelin, Güfte:Dr. Muzaffer Aslan, Beste: Abdurrahman Kızılay, Notaya alan: Salih Turhan; Salih Turhan – Abdurrahman Kızılay, Kerkük Türküleri, 161-162; Irak Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Yükseköğretim Kurulu Matbaası, Ankara – 1991.
[5] Helliyden dağlar kamış, Kaynak kişi: Abdurrahman Kızılay – Kerkük Kızı Selime, Derleyen: TRT Erzurum Radyosu THM Müdürlüğü, Notaya alan: Salih Turhan, Repertuar Nu: 4163; Mehmet Özbek, Folklor ve Türkülerimiz, 519, Ötüken Neşriyat, İstanbul,1975.
[6] Menim ipek yağlığım var, , Kaynak kişi: Abdurrahman Kızılay, Notaya Salih Turhan, Repertuar Nu: 4137
[7] Ay havar değirmenci, Kaynak kişi: Abdurrahman Kızılay, Derleyen ve notaya alan: Mehmet Özbek, Repertuar Nu: 2410
[8] Elinde ayağında acem kınası, Yöre: Kerkük, Kaynak Kişi: Abdurrahman Kızılay, Derleyen: Nidâ Tüfekçi, Notaya alan: Mehmet Özbek, THM Repertuar Nu: 2236
[9] Evlerinin önü boyalı direk, Söz ve müzik: Abdurrahman Kızılay, Notaya alan: Salih Turhan; Salih Turhan – Abdurrahman Kızılay, Kerkük Türküleri, 154
[10] Altun tabakta bal var, Kaynak kişi: Abdulvahap Sait (Haba) – Kerim Osman Bezirgan, Derleyen: Mehmet Özbek – Suphi Saatçi, Notaya alan: Mehmet Özbek, Repertuar Nu: 2238
[11] Damımız ardı çöle, Kaynak kişi: Reşit Rıza Küle, Notaya alan: Mehmet Özbek, Repertuar Nu: 2222; Mehmet Özbek, Folklor ve Türkülerimiz, 130
[12] Al ipek yeşil ipek, Kaynak kişi: Tahsin Kerkükoğlu, Derleyen ve notaya alan: Nidâ Tüfekçi, Repertuar Nu: 1337
[13] Hel hele verin geline, Kaynak kişi: Abdulvâhid Kuzecioğlu, Derleyen ve notaya alan: Nidâ Tüfekçi, Repertuar Nu: 1427
[14] Süsen-i mahmur yakası, Kaynak kişi: Abdülvahab Said – Kerim Osman Bezirgân, Derleyen ve notaya alan: Mehmet Özbek, Repertuar Nu: 2237
[15] Altın yüzük hoş bilezik, Derleyen: Ata Terzibaşı – Suphi Saatçi, Notaya Alan: Süleymen Şenel, Repertuar Nu: 5143; Salih Turhan-Abdurrahman Kızılay, Kerkük Türküleri, 120
[16] Bülbül uçar yuvasına, Kaynak kişiler: Mustafa Kalayı, Abdurrahman Kızılay ve Fethullah Altunses, Derleyen ve notaya alan: Salih Turhan; Mehmet Özbek, Folklor ve Türkülerimiz, 451-452
[17] Dede dede can dede, Kaynak kişi: Fahrettin Ergeç, Derleyen ve notaya alan: Mehmet Özbek, Repertuar Nu: 2055
[18] Nergizi deste bağladım, Kaynak kişi: Tahsin Kerkükoğlu, Derleyen: Nidâ Tüfekçi, Notaya alan: Mehmet Özbek, Repertuar Nu: 1751; Mehmet Özbek, Folklor ve Türkülerimiz, 140
[19]Beyaz gül kırmızı gül, Yöre: Kerkük, Kaynak Kişi: Abdulvahap Sait, Derleyen ve Notaya Alan: Mehmet Özbek, THM Rep. Nu: 3071
[20] Geceler zâr geceler Susuzam su isterem, Kaynak kişi: Fahrettin Ergeç, Derleyen ve notaya alan: Mehmet Özbek, Repertuar Nu: 2623; Mehmet Özbek, Folklor ve Türkülerimiz, 126
[21] Ayağında dar şalvar, Kaynak kişiler: Abdurrahman Kızılay, Reşit Küle Rıza, İbrahim Terazi, Derleyen: ve notaya alan: TRT Müzik Dairesi Başkanlığı THM Müdürlüğü, Repertuar Nu:4166; Salih Turhan, Abdurrahman Kızılay, Kerkük Türküleri, 46; Salih Turhan ve Abdurrahman Kızılay’ın notu: “Reşit Küle Rıza, İbrahim Terzi ve Abdurrahman Kızılay’ın okudukları bu türküyü Salih Turhan derleyip notalamıştır.”
[22] Veziranasın vezirana – Gözele bak Gözele, Kaynak kişi: Tahsin Kerkükoğlu, Derleyen: Nidâ Tüfekçi, Notaya alan: Mehmet Özbek, Repertuar Nu: 2235
[23] Altın hızmav mülâyim. Kaynak kişi: Abdurrahman Kızılay, Derleyen ve notaya alan: Nidâ Tüfekçi, Repertuar Nu: 14; Mehmet Özbek, Folklor ve Türkülerimiz, 124-125
[24] Kâr Etmez Âhım (Tenzile), Yöre: Kerkük, Güfte: Osman Nevres, Kaynak kişi: Abdulvahit Kuzecioğlu, Derleyen ve notaya alan: Nidâ Tüfekçi, THM Repertuar Nu: 2309
[25] Prof. Dr. Tufan Gündüz