*Serhat Akdeniz
*
korkmuşumdur hep, en az sevmek kadar
alışkanlıklardan
tez düşer gazetelere acı haberler
ve bir sevincin kırık kağnısıdır
ayrılık
liman sadece bir gemisini kaybetmemiştir
sökülürken ilmek ilmek genizde
bir kayra daha alabora olunca denizde
sadece bir gemi değildir yiten
bazen içinden ama daha kuvvetli öksürür yetimler
bazen hafif tebessümlerde saklıdır en ağır hasarlar
ve şâirler ceketlerini hep
gideni gelmez türkülerin eşiğine asarlar!
üzülürüm gidersen
ama belli etmem sana
mutluluk dilerken
başı eğik çiçekleri taklit ederim ihtimal
– belki bir mimoza belki zakkum-
saklarım yüzümü iki kahkaha arasına
ellerim siyahlar ama göstermem
mil çekerim göz terime
anılara mühür, çok depreşirse
ama sezdirmem merak etme
gözlerim çekiştirip büzüşünce
çiy demlerim yeşil renkli şâir paltomun arka cebinde!
özleyeceğim kesin, arayacak…
fil yeşili gözlerini
ne kadar silsem de zorlayacak belleğim
çan menşeili harflerle ’ustam’ deyişini
keşkelerimi makyajlayıp oturacağım bir müddet
imgelerin başucuna, küserek
keşke hiç okumasaydım dediğim romanlar gibi
ufak cümlelere sığdırıp iri cüssemi …
asılacak belki boğazıma kavî bir yıldırım
üçüncü vites bir tebessüm olacak belki yanaklarımda
belki bir uçuk konacak dudağıma
zoraki yapışırken kızılderili çubuğuna
kelebek renkli bir demet çiçek bırakırken avuçlarına!..
ilk defa bir şiirden önce çıkıyorum sayfadan
ilk defa şâir olmanın felâketini yaşayarak
…
..
.
ıslak!.