7 Ekimden bu yana, yanı başımızda yaşanan binlerce ölüme, vahşete, katliama dikkat çekmek için Kalemlik Dergisi, Radyo Mısra, Uzun Metraj Dergisi, Filtre Medya ve Lâ Edri Edebiyat Kulübü ortaklığında şiir ve deneme kategorilerinde düzenlenen “SATIR ARASI KUDÜS” yarışmasının kazananları belli oldu.
Şiir kategorisinde birinciliğe Afşinli hemşehrimiz,YARPUZ Edebiyat Dergisi yayın kurulu üyesi Kazım GÖK layık görüldü.
Şairimizi tebrik ediyor,başarılarının devamını diliyoruz.
İşte o şiir.
Şeria Nehrinin Ağrısı
Bak anne / yanlışlıkla uçurumdan düşmedi
Bu zalimler
Aynalı yüzünde güllerin saç taradığı Filistin’in
Suyunun toprağının etinin tırnağının
Dölünün peşindeler
Bu sıralar kervanla yakmaya geliyor
Yokuşumuza çıkıyor Şeria nehrinin ağrısı
Aynı senin söylediğin gibi anne
Nefessiz bebeklerin gözünden damlayan çıngı
Tutuşturdu akarsu gelmeden
İçimizdeki merhamet ormanlarını
Postada kaybolan mektuplara benziyor
İnsanlıktan yardım isteyen başakların harman çığlığı
Ey Ahed Tamimi söyle artık kızım
Eyüp sabrı taşımaktan mors alfabesinin usandığını
İntifadanın kodlanması gerektiğini söyle
Ümmetin etine batsın telgrafın telleri
Ah canım benim Kudüs’üm
Hüznümün ağına düşen aşılı gülüm
Sahabe kuşları noksanlaşan
Muhammed kokan inanç davam
Oy senin düşünde dolunay
Siyah yamalarında yıldızlı çilen var
Kaç iblis toplanıp yırtıyor peçeni
Anne şimdi Ortadoğu da bir güneş batıyor
Çocukların sığındığı
Gaz lambası asılı gargat ağaçlarına
Gecenin çığlığıyla bombalar düşüyor
Dağlar bile şaşırıyor bu zulmün büyüklüğüne anne
Dünyadan büyük olan beş görmüyor
Uzuvsuz çocukları
Yerdeki damsız evlerden
Gökteki ölüm kızılına bakanları
Ve hatta
Çocuksuz uzuvları
Gökteki evsiz damlardan
Yerdeki kızıl ölümlere bakanları
Anne biz hep seyir eyledik bu eski piyesi
Tarihin kıyısında kıyamet provasını
Keşke görmez olaydık
Ey sevgi güneşimin batmadığı Filistin’im
Gölgene hangi canavar koydu bu acıları
Çocuk çığlıkları imdat çuvaldızı
Sağır bu çoğul seyirciler anne
Kulaklarındaki zar manda derisi
Biliyorsun mevlit okutulur camilerimizde
Her evde ağıtlar yakılır bu yeter mi anne
Sesi kısılan müezzinlerimiz seyreder
Kohenlerin yüzüne toplanan kalabalık tebessümleri
Bir şeyler yapmamız lazım anne
Nal gibi kızaran sabırlara çifte su verilmiş
Kılıçlar kemiğe dayandı
Diren Filistin’im geliyoruz dememiz lazım
Çatılmış Âdem kaşlarına Havva sürmesiyle
Yakup yıkılmışlığına Yusuf inşasıyla varmamız lazım
Her şehrin ayrı uzayan bacaklarıyla
Vahalarımızı / dört nala yağmurlarımızı alıp
Çöllerinin cihadına koşmamız lazım
Kuşlarına gökyüzü çağları hediye edip
Yüzündeki ateşi silip gamzelerini görmemiz lazım anne
İşte bak anne
Gönlünde zemzemle gidiyor Ankaralı Hacer
O / öksüz kalabilen bebeklere ana sütü yerine geçer
Neredesin anne
Dicle Fırat nerede / nerede bekliyordu seni Hacer
Bin şükür Ortadoğu’da bir güneş doğuyor
Gazanız mübarek olsun anne
*
KAZIM GÖK
Tebrik ediyorum kardeşimi nicelerine inşallah diline yüreğine sağlık