– HARUN ÇİTİL * Mehmet Öğretmen köyde tek öğretmendi. Mesleğine başlayalı on üç yıl olmuştu. Beyaz tenli, uzun boyluydu. Bünyesi de zayıf olduğundan kamburumsu
HİKAYE
TOZLU GÖZYAŞI
–GÖKHAN KAYA İnsan hepi topu bir avuç toprak, biraz sudur. Zeyledilen ne varsa zengin olmak kaygusudur Boz kanatlı üveyiklerin uçuştuğu, karaboğazların çocukların avcılığından kaçmak
GARİP BİR MAHKEME DURUŞMASI
*İSMAİL OKUTAN * Başparmağını alnının üzerine dayamış bastırıyor, bastırıyor, bastırıyordu. Martılar uçuşuyordu denizin üzerinde. Deniz mavi, gözleri mavi, ceketi mavi, hayalleri ise masmaviydi. Çengelli
ŞAŞIYORUM
*AYFER YILDIZ * Zorlu sevda yollarını, Emek emek aşıyorum. Sıvamadan kollarını, Girişine şaşıyorum. * Tek cümlesi okunmadan Bir garibe dokunmadan Kalp kırmaktan sakınmadan Yarışana
KÜRTÜK
*Mehmet Binboğa * Nereden aklıma geldiyse şimdi gözlerim uzaklara daldı birden, henüz yoklama bile yapmadan çocukların o ders başı bıcırdaşmalarına aldırmadan: —“Kürtük” nedir çocuklar,
KIZIMA MEKTUPLAR-II
*Ali ERDİNÇ * Buraya gelişimin beşinci ayı doldu, Ne vakit bırakırlar bilemiyorum artık. Garip başım püsküllü belayı burda buldu, Gözlerimin yaşını silemiyorum artık… *
ALTIN ÇIKINI
*MEHMET GÖZÜKARA * “Kalk efendi” diyerek dürtükledi hanımı. Daha sabahın körüydü ve Çakmak Mustafa uykusunu alamamıştı. Sıcacık yatağını bırakıp kalkası yoktu, yoktu ya dün
ANAŞMALI GÜREŞ
*Harun ÇİTİL * Çapar Eşe’nin Durdu, Emirli köyünden çok yakın arkadaşı olan Halil Yüce ile birlikte ev horantasının – anne, baba, hanım, çocuklar –
SOĞUKTU ve KAR YAĞIYORDU
*Sadık Arslan * Benim leylağım, gözümün önünde soluyor ve ben anılara sığınıp onun çaresizliğini seyretmekten başka bir şey yapamıyordum. İnce ince kar yağıyordu Ankara’ya.