taş medresenin duasında nakkaşın kırık kelimeleri beş yüz gün birikmiş tarih göğe utangaç minare her taşında maraş zilzal süresini tan yerinin süzgecinden okuyor
MANŞET
BU ŞEHİR
bu insanlar ve bu şehir kan gibi dolaşıyor düşlerimde arıyorum kendimi sokak sokak kimliksiz zihinler geçip gidiyor yanımdan yalnız kalabalıklarla çepeçevre yabancılık çekiyor
YALNIZLIK NÖBETİ
her insan yalnızdır aslında doğarken de yaşarken de ölürken de hatta ana rahminde bile her insan yalnızdır aslında dağ başlarında da şehrin
NASIRLI ELLERİN TUTTUĞU YALNIZLIK
Unutulmuş bir bayırda yetişen beyaz yapraklı papatya senin için seviyor-sevmiyor falı, benim için masumiyet nişanı. Onu gölgesi içine alan dere kenarındaki uzun kavak benim
“ARIYA ŞİİR YAZAN ŞAİR”
ŞAİR MEHMET EKİCİ ANISINA (RAHMETLE) “ARIYA ŞİİR YAZAN ŞAİR” ARICA Her uçuşta çiçeklere, “Birdir gönlüm, dilim” dermiş. Güzelliklerin kimyası, “Birlik, ihlas, ilim” dermiş. Bin
MAKUL ŞEYLER ANITI
kırlangıçları sıyırdım çığlıklarından kapkara bir leke açıyor avuç içlerim teybe aynı ağrıları koymuşum günlerdir kimseler için bir şey ifade etmeyene bastırıyorum ekmeğimi uyuşmuşum özü
SÜLEYMAN ZAMBAKLARI (İRİS HAYNEİ)
ey filistin, ey ümmetin kanadı kırık kırlangıcı, ey islam’ın kimsesiz yetimi! imalar çağında iman yiğidi bizde ebabillerin yüreğinden yok ağzımız dolu taş putlardan
SİLGİ
Elimde devasa boyutta bir silgi. Bir bir silmeye başladım evvelimi. Sildim ki evvelimin bir benzeri olmasın ahirim. Bir başka dünyaya açacağım yarın sabah gözlerimi.
SABAH
bu pis rüzgâr bana iyi gelmiyor, ağlıyorum çok yaşamalıyım, çok ölmeliyim bu salı sabahı cebimde çok ciddi karanlıklarla yürüyorum sırtımda henüz ölmüş bütün çocukların
SEFER
tebligat yapıldı, imza atıldı. tezkere zamanı tüfek çatıldı. – gemiler kalkıyor, sefer var sefer! kalana aldanma, giden bahtiyar. menzile varınca görülecek Yâr. mekanı yemyeşil,










