güç kalmadı ah kalbimi yordum seni andım vuslat diye çıktım yola hicrâna bulandım bir vakt-i seher handesi göz kırpsa da birden her gün başı
MANŞET
Üşütme Albümü
oğul dedi: babacığım kalbine astığın bu karlı fotoğraf üşütmez mi iç evini. baba dedi: ey oğul yüreği çerağ dalı oğul kar
Yankılandı Suskunluğum
ucundan tutuşmaya hazır ömrüm baharı akıtan ırmakta çitileyerek yıkadım yalnızlığımı ılgın ılgın esen rüzgara serdim çıkmadı üstünden kalabalığın lekesi ben ki alfabemin
DAR ZAMANLAR
gitmelerden arta kalan yorgunluk soğuk ve metalik seslerle dokunuyor yaralarıma soluk soluğa peşine düştüğüm hayal gibi yerini unutuyor sayfalarca tutuşan bakışlarım sayfalar kapanıyor ben
İSTANBUL
gri betonlar üzerinde renkli ışıklarını izledim öylece geçer gibi geçtim içinden oysa sen benim içime yerleştin martı seslerinle ve yükselen minarelerinle yabancı kalabalıklarınla tanış
ŞAİRİN KOLUNA SAATSİN
… Üstad Nuri Pakdil için kudüs, ey hüzne yakışan şehir ümmetin solgun çiçeği ölümden öte vatan göklerin övüncüsün sen söylemeye dudak
DAKTİLO
Kaç tuşuna dokunarak uzaklaştığım kente, aynı daktilonun dön tuşuna dokunarak yaklaşıyordum. Kalbimin emaye kaplı yüzeyine düşerek sesler çıkaran anıların peşine düşmüştü ayaklarım. Bozuk saat
VAROLUŞUN YÜKÜ
– ERCAN SAĞLAM ŞİİRİNDE BİREYİN YALNIZLIĞI VE YABANCILAŞMASI – “Kıt’a Dur Tüfek Omza Uygun Adım Marş Ve… 2” adlı şiir, insanın varoluşsal sancılarını, iç
VAR OLMAK
İnsanın bu dünyadaki en büyük derdi varlık problemi: Ben neyim? Kimim? Niçin bu dünyaya geldim? Geldim de ne yapacağım? Yani hayatımın amacı nedir? Kimileri
DOĞUŞUN MÜJDESİ
açıldı cehennemin kapıları, çıkardılar deccal’i yıkıldı surlar, üşüştüler şehirlere yecüc mecüc misali kan emici vampir, satanist ruhlular sardı şimali şeytan ittifaklı siyon yıldızı gölgeledi