Parkta, duvar dibinde sahipsiz bir karanfildi. Benzi soluk, koparılmak, hırpalanmak, ezilmek üzere olan bir karanfil… Yoldan geçmekte olan bir bahçıvan onun yapraklarındaki derin çizgileri
MANŞET
DOLU
* Ayıkırsın belki de seyret şu mezarlığı, Yarını düşünürken bugünden ölen dolu. Hepsi bir nefes kadar tüm dünyanın varlığı, Biriktirdin yer iken arkandan gülen
Yolun Düşünü Görmek
geceyi bekle kalbini kur sesini sabırla içinde büyüt gökyüzüne dön aydınlansın dilin uyansın diz/e/lerinde yaşama türküsü bir pınarın yalnızlığına dokun susuzluğunla düşlerini sar simsiyah
SESSİZLİĞE İZ BIRAKAN SÜVARİ
Çöteli Ali’ye sözün bir hayat anahtarıydı ali şiirle açardın âmâlı kalpleri kaç yorgun atın tökezledi dağlarda yüzünde bir yağmur izi kaldı ali
KIRGIN BAHAR
– Bu bahar kırgın açtı bütün çiçekleriyle rengi kan, kokusu kan tadı usul özgürlük kopan tufan içinden belli güneş doğacak Gazze’nin toprağını merhametle okşayıp
NEHİR VE ZAMAN
saklı bir bahçeydim güneşin değmediği gölgelerim vardı akıp gidince sen ve zaman bekliyordum inleyen anılarımın başında çok isterdim silinsinler sana çarpa çarpa
KARIŞIK
gece yarısı şaşırmış gözlerini arıyorum sar beni beni kucağının ipeğine sar belki de bütün karanlıklardan ve yalanlardan arınıp temizlenirim binlerce kuşun sesidir kucaklayışın senin
GÜNEŞİN ÇOCUKLARI
fırtınalar kopuyor demir karanlıklarda cehennem çığlıkları sarkıyor şahdamarımdan suslarım çarpıyor aynalara kusuyorum yutulduğum kuyularda iliklerim ırgalanıyor dirençlerim dikleniyor intihar isyanlardayım düşlerim tuzaklanıyor yüreğimin mülteci
ADIN
ağladığım yerde yazılı adın ağlamaksa yürekten gelir o yüreğe kazınan adın sevmemek acıdır da sevmek daha çok acıtır adıma değdiğinde adın adına
HATIRLA
Hüseyin Akın’a, şehre besmeleyle girdi şair, çünkü şehir yeniden başlayanların mekanı oluyor farlar altında, ne lala gerekli bize ne bimbilto sürüsü olmayan bir










