bu pis rüzgâr bana iyi gelmiyor, ağlıyorum çok yaşamalıyım, çok ölmeliyim bu salı sabahı cebimde çok ciddi karanlıklarla yürüyorum sırtımda henüz ölmüş bütün çocukların
ŞİİR
SEFER
tebligat yapıldı, imza atıldı. tezkere zamanı tüfek çatıldı. – gemiler kalkıyor, sefer var sefer! kalana aldanma, giden bahtiyar. menzile varınca görülecek Yâr. mekanı yemyeşil,
AY IŞIĞINDA CENNETİM NEREDE
bir saplantı var yüreğimde belli belirsiz şiir kadınım dedim sabah şeriflerim oldun ilk seninle açtım sayfamı seni açtım dizelerin gizeminde kaybolurken aşk gözlerimden geçtin
SOLAR GİDER
yurdun bir köşesindeki kanayan acının izleri onlar unuttu sazın telini dinlemediler telin nağmelerini zamanından önce başak vermiş gibi bakıyordu güneşin gözlerine birazdan çıkacaktı kurulan
HİKÂYET
pay et seninle aramızdaki dünyayı sana göğün ve denizin maviliği suyun berraklığı, ağaçların yeşili bana bir bardak su ve devamı bitmeyen yemek çeşitleri tatlılar,
ÇOĞALIRIM AYNALARDA
her aynaya baktığımda başka bir ben belirir gölgeler geçer içimden bugün mesela Züleyha kadar kırgın bir ben vardı suyun dibine düşen bakışlarıyla kendi suretime
LEYLA
gecenin bütün cinleri kayboldu ay ışığında çünkü karanlık saçlarındandı leyla! bulut’un kıymetini sıcaktan yanana sor aşkından cinlenmişsem eğer sende gecenin serinliğine hasretimdendir
BOŞLUĞUN YANKISI
Gözlerin, okyanusun derinliğinde süzülen bir inci Güvertede titrer saçlarının fısıltılı rüzgârı her dalga nazikçe uğrar parmak izlerine Yakamoz yanar kıyısında Ay tüner yazgının kulağına,
SİTEM
gazze’de bir çocuğum ben daha yaşının yedisinde ve adı sanı duyulmamış. annelerininiz öpücükle uyandırır sizi benimse yüzümde durur bomba izi nasıl bir dünya düşlediğim
BİR EYLÜL İNTİZARIDIR
Sen sevdin sen yandın, sen ayrıldın, sen kırdın. Firkatin müsebbibi, “eylül” diye haykırdın. Kalem kırıldı bana, meğer suçum hazanmış. Söyle âdem bu aşkı hangi










