büyüdükçe öğrendim çocukken değil insan düştükçe büyüyor geçen yara, geçmeyen iz ölüyor birkaç defa gülmekten uğunan çocukluk sonrası bir avuç dünya dünya dolusu
ŞİİR
MÜSLÜMANLIK HIRKASIYLA ÜŞÜYORUM
Önce tövbe etmeli bütün heves ve isteklerimize, Sonra hamda varmalı dilimiz, Sözü silah, şiiri helal kılan Rabb’imize Sıyrılmalı manasız davalardan, Kudüs demeli… Davanın hakikati,
ZÜMRÜT/ ZÜMRÜT KAFES/ ALDANIŞ/ AŞK SARHOŞU/ AŞK DEDİKLERİ
O aşk dedikleri bu olsa gerek Durmadan yanıyor hep yanıyorum. Ömür geçer gider derdim severek Anladım ki güzel aldanıyorum. – Derdim karşılıksız aşk yeter
ÜÇ DEM KUDÜS
I-/ Miraç ile âlemim, /kentlerin ön sözüyüm, Çizmiş âli kalemim, /ben Yusuf’un yüzüyüm. Güzellik benim kasrım, /Kubbet’üs Sahra tacım, Layemud benim asrım,/Kudüs Kalesi burcum.
SIRDAŞ DAĞLAR – III
Sevdiğine kavuşmazsan Sevda yakar sıra dağlar! Arada bir buluşmazsan Soğur gider ara dağlar! – Dağlar sizi sırdaş bildim, İçimi dökmeye geldim, Yükün altında ezildim,
KARDEŞİM
kalbim yandı tuzla oruç tuttum mihrabında okurken müezzin selanı ben akıtamadım gözümün yaşını sarınca yıldızları bulutlar salkım saçak yağmura döndüm ama yağmur olup akamadım
KURŞUN SOFRASI
serin ve dalgın bir akşamüstü zeytine banılan solgun kudüs’tü yerden göğe yağdı kuru dualar iri alev topu sofraya düştü nemlendi gözümüz çözüldü söz hüzün
Yorgun Atlar Türküsü
ben yola bırakılmış güneşi yürüten bir ateş olmalıyım gördün mü kaç kuşak koşmuyor ki atın sağrıları yara oldu göç içmiş atlar zamana nasıl
ÇÜRÜYECEKTİR
Süslü yağdanlıklar makama araç Oldukça değerler çürüyecektir. Kayırma ön safta, revaçta haraç Kaldıkça değerler çürüyecektir. – Yazılan okunur, tesirsiz hutbe. Din ilmi emreder bu
SOLUĞU OVADA KAYBOLAN YILKI
soluğu ovada kaybolursa kışa direnen yılkının korkarım boynuna düşen yorgun aktan her ayaz sonrası küheylan yelesi düşlerim mevsim değişirkar yağar rüya dağılır her akşam