*Haşim Kalender * Tanır beni tanır ben de tanırı, Çalı dik çimene güle dönüşür. Dokuz köyü alsa dolmaz sınırı, Birleşir suları göle dönüşür. *
Yazar
SAVRULMA
*Ahmet Süreyya DURNA * Hani, diyor ya şair; “Ne kervan kaldı, ne at…” Heyhat!.. Ne aranılan huzur, Ne de ağızlarda tat, Heyhat!.. Hani her
SON BAKIŞ
*Mehmet Binboğa * On iki yaşın baharında başımızda o tatlı serin kavak yellerinin estiği, cıvıl cıvıl çocukluk günleriydi. Çocukluktan ergenliğe çağlak bir dere gibi
EKOLALİ KALP
*İlker Gülbahar * Toplan hadi sevgilim gidiyoruz bu şehirden yağmurun hışırtısını unutma kiraz dallarında gün sonlarında vişne kızıllığını – Sokakları dolduran çocuk gülüşlerini de
AFŞİN’İN -II-
*HAŞİM KALENDER * Dağları ormansız, tarlası susuz Dertten ayık olmaz başı Afşin’in. Tüm gün uyur, ama halkı uykusuz; Kara kar yağdırır kışı Afşin’in. *
BİR YUDUM ÖZGÜRLÜK
*Ahmet Süreyya DURNA * Doğarken özgür doğmuşum anamdan, Fakat daha sonra nedense Almışlar elimden özgürlüğümü. Yok mu aranızda, yok mu çözecek? Canlar eyyy! Kahrolası
KÜRTÜK
*Mehmet Binboğa * Nereden aklıma geldiyse şimdi gözlerim uzaklara daldı birden, henüz yoklama bile yapmadan çocukların o ders başı bıcırdaşmalarına aldırmadan: —“Kürtük” nedir çocuklar,
EYLÜLLER HEP BÖYLEDİR
*İlker Gülbahar * Kendimi bildim bileli, eylüller hep böyledir. Bütün hicaz şarkıları kuzey rüzgârı söyler. Mevsimi şaşırmış badem, bilseniz ne Leyla’dır Suskunlaşır dallarda gül,
ALLAH’IM
*Haşim Kalender * Âlemde var olanda nakış nakış işlisin, Her nefes seni gören kullar eyle Allah’ım! Yaratılandan ayrı ezelin, ebedin yok, Özünde gönül veren
ÇIKMAZ SOKAK
*Ahmet Süreyya DURNA * Sakın, zannetme ki sevmedi beni! Sensizlik var mı ki günümde Gül’üm? Sevmez olur muyum güzelim seni, Yaralar oluştu tenimde Gül’üm;