1
döktüm mürekkebi kağıda
çocuk sevinciyle yolladım beyaz güvercinimi
kalbime işlendi ilmek ilmek dakikalar
antik kilim çıktı ortaya
görenler hayrete düştü
bu da neyin nesi
kör gözler bunu nasıl dikti
bilmediler görmek kalbe mahsus/tu
sonra günler geçti, haftalar, hatta aylar
kilim tozlandı
insanlar beğenmez oldu
ben de zaten gözümle örmedim
siz de kalbinizle bakmadınız, dedim
güldüler, alay ettiler
2
1 yıl 3 ay 7 gün
dönmedi beyaz güvercin
ne ben usandım umut ekmekten ne günler usandı devam etmeye
devrimci gibi her gün doğdu güneş
gecenin zifirine ben esirkendoğdu bir yerlere
sonra küçük bir kedi geldi bahçeme
kuş sandım ilk başta
insan aşıktır umuda
yüzmeyi bilmese de karaya vurmasa dainsan aşıktır aşka
3
şimdi günler yavaşça geçerken nazlı gelin edasıyla
milimmilim oynarken takvim yaprağı bakmıyor yüzüme
günler günlerin kapısını çalarken
ben hiç açılmayacak yahut olmayan kapının önündebekliyorum
ne derseniz deyin
sadıklık varlıkta değil yoklukta dahi ihanet etmeyendir kutsal gönle
bir iman şartı beller sadık bunu
bazılarınız bilmezsiniz bir insan kovulduğu yere bir daha dönmem deyip
sabahına güller ekerek göğsüne yarası kanaya kanaya nasıl döner
4
beyin yalnızca ayakların götürdüğü yere gitmeye hükümlüdür
buhükmü esirlik sanmayın
özgürlük caddesi, no sıfır
kapısı yoksa da beden artık tımarhanededir
duvarlar yürürken şöyle der
böyle buyurdu…
kim,kim,kim!
sen, sen, sen!
sen demekten öylesine karaya vurur ki çıkar tımarhaneden
çıkar okyanustan, boğulmadan üstelik yüzmeyi bilmeden
insanlar iyileşti der
oysa o artıkbeyninin köşesine bir kapı yapmıştır!
oradanayılamaz asla
bilirbelki: bir gün…
5
bir dün,bir bugün, bir yarın
etmez şu bağrındaki yaraya bir kapı
etmez bu umut bir ölüme terazide denk
etmez şu bağrındaki yaraya bir kapı
etmez bu delilik bu akla ziyanterazide denk
etmezunutmak bir insanı,
hatırlamadaki o kağıt kesiği acıyaterazide denk
etmez bu beklemek usanmaya etmezteraziye denk
ve en çok neyi hafif görürse o ağır basar karanlıkta / terazide
6
ve
ve
ve/ler diyarına ekleyecek bir şey kalmadığında tükeniyor çaresiz insan
kapıda değil
gökyüzünün dingin,masmavi ufkuna gözünü dikmeli
kuş gelmese debeklemeyi bilmeli
beklerken görmeyi
görürken manaya erişmeyi
o kuş hiçbir zaman gelmeyecek
lakin sema asla yalnız kalmayacak
kim bilir tozlu kilimi çırpmakiçin
bir kuş gönderilmiştirbilinmeyen diyardan
bilinmeyen dilden,kalbinin dilini bilen
sonra kalple görmek de körlüktür
kalp de yanıltabilir
ve ancak karanlıkta ezbere bildiği yerleri göremez
hisseder, hatırlar
görmek bir eylem olsaydıo kuş hiç başka diyarlara uçar mıydı?
tozundan arındırıpbilmediği kilime taht kurmak ister miydi?
görmek bir eylem olsaydıo beyaz güvercin uçar mıydı sevgiliye
bir gün keskin bıçaklar altında kanlar içerisinde yatacağını bilseydi
başını koyar mıydı ışıldayan demire
karşı gelir miydikadere?
alır mıydı o mektubu görmek bir eylem olsaydı
o beyaz güvercin uçar mıydı ölümüne?
belki de aşk buydu
sonucunu bilmesine rağmen
yine de çırpmaktı kanatlarını acımasız rüzgara karşı
7
bir gün ormanda bir şeyler yandığını hissettim
döktüm mürekkebi kağıda
yollamıştımçocuk sevinciyle beyaz güvercini
bu dizeleri yazdıktan sonra
öyle harlandı ki ateşyandığını göremediasla
en sevdiği güvercinini gönderirken yandığını göremedi
yalnızca dumanı gördü,hüzünlendi
yazık ormana, dedi
yazık ki içinde yetişen kaplumbağa ve yabani çam ağacına
yazık diyemedi, beyaz güvercine
göğsü alev alev yanarkenilk defa böyle acıyla doldu
ilk defa bu kadar derinden hissetti ince sızıyı
mizansen oluşturdu kelebekler
bilemedi orman ki göğsünde yeşeren umuttur
beyninin ücra köşesindeki kapısına koştu
yanan meğerse kapıymış
halüsinasyonlar paradoksundaki kapı
dumankapıdan çıkıyor
boynunu eğiyor, dizlerini bükerek yaklaşıyor
yaklaştıkça kan revan oluyor bedeni
8
1 yıl 3 ay 7 gün beklenen güvercin
sancılarla yazılan bu şiiredenk değil terazide
bilinmeyen diyardan gelen kuş
hiç gelmeyecek olan beyaz güvercine denk değil terazide
sema, kapıya denk değil
terazide!
*