*Bülent ARKAN
*
Son defa üflemişti göğsünün balonunu,
Gözleri yarı açık resmetti şablonunu.
Yanağı sağa düşük uzanmıştı sedire,
Ruh bedeni terk edip bırakmıştı kabire.
Göğe yükselmek için boşaltmıştı yükünü,
Kodesinden çıkan ruh terk etmişti kürkünü.
Düzeltilen el ayak tez vakitte sarardı,
Gözleri donuklaştı nefs dünyası karardı.
Dualar eşliğinde çeneyi bağladılar,
Geçmişini yad edip topluca ağladılar.
Dikişsiz urba giyen faninin bedeniydi,
İki düğüm bir kuşak bedenin kefeniydi.
Hazırlanan son yolcu dünyanın âdemiydi,
Meleklerin rotası ruhların âlemiydi.
Toprağı hazırladı definci sanatlılar,
Rüzgâra yelken açtı beyaz dört kanatlılar.
Buruk veda gününde gözler saldı yaşını,
Bıyığı terli torun tahmin etti kışını.
Akıbeti görenler geleceğinden korktu,
Okudu okutturdu üstüne toprak örttü.
Karalar bağlayarak ağlayanlar ardından,
Aradan üç gün geçti vazgeçmedi gardından.
Hayata devam deyip kani etti kendini,
Nefse verdi tokmağı davul buldu dengini.
Kalple akıl kavgası el âlemi güldürdü,
Dar-ı bekaya kadar bu durumu sürdürdü.
“Eski tas eski hamam” hevasıyla saldırdı,
Cenneti pahasına boşa zaman öldürdü.
Sırası gelenlerde boşa düştü güvence,
Avazlar kulak deldi başa sardı dönence.