güç kalmadı ah kalbimi yordum seni andım
vuslat diye çıktım yola hicrâna bulandım
bir vakt-i seher handesi göz kırpsa da birden
her gün başı feryâd ile kan içre uyandım
kış ortası bir zemheri kaldım limanında
gövdemde köpürmüş gibi âteş ile yandım
geçtim ovalardan saçılan renk büyüsünden
tüm renkleri sildim yine renginle boyandım
baktım güle hem gülşene sen kokladı rûhum
susturmadı ah vâhımı hasretten usandım
yıldızları mehtâb ile saldım da göğümden
gölgen bile pür-nûr idi şems hâlesi sandım
korktum seni târiz ede nabzımdaki sayha
râşeyle susup öylece gamzende nihandım
düşsün diye iklîmime hep şavkı zülâlin
islak göğü içmiş gibi yağmurlara kandım
lâkin yine bir damlaya muhtâc olarak hep
çöllerdeki kumlar gibi hüsranla yıkandım
sustum ama feryâdımı tuttum yüreğimde
ahvâlimi serdetmeye eş dosttan utandım
nisyânıma söz geçmedi kaldım uzağında
ben böylece dergâhına girmem ki inandım
mecnun gibi ferhat gibi vîsâle yabancı
candan öte aşktan yana firkatle sınandım
hiç bitmedi billur gibi göğsümde ümîdim
bir gün geleceksin diye el pençe divandım
*
MEHMET OSMANOĞLU
