gündüz gizlice
gece ulu orta
göğün eşiğinde ölmeden
afşin’e
göçebe bir kar inse
bir sırrın kaldırımında yürüsek
soluk ve uzun gölgelerle beraber
ay’ın parlayan çocuklarıyla
kar topu oynasak
eldivenlerimizin parmağı üşüse
mahsuni gelse berçenekten
buzu yaksa duman çıksa sazından
yemliha gelse eshabı kehf’ten
takyanus’tan gizli
kardan ekmek alsa kara fırından
o Allah’a koşarken yorulsak biz
bir sela verilse beyaz çölde
duysa unutkanlığımız
ve defnetsek
kardan yaptığımız soğuk babalarımızı
ölmeden göğün eşiğinde
afşin’e
göçebe bir kar inse
anamızın ağarmış saçları sığmasa kucağımıza
*
KAZIM GÖK