–
şimdi veda etmenin vakti geldi sanırım,
hanginizi üzdüysem ondan özür dilerim.
çayda çıra oynayan çocuklara emanet,
akşam vakti hüznüyle yazılmış şiirlerim.
–
beni kimse sormasın neredeyim, nasılım?
yas tutmasın ardımdan rutubet kokan evler.
hesap vermek zorunda kalmasın istiyorum,
integral hesapları; fonksiyon ve türevler.
–
unuturum sanmayın gökyüzü mavisini,
kırlara çıktığımız günler hâlâ aklımda.
iddiaya tutuştuk; “sınavda ne sorulur?”
yazılı kağıdının her parçası saklımda
–
kusura bakma derdim elbise askısına,
çamurlu gömleğimi üzerime giyerken.
çünkü benim böyle bir tutkulu tarafım var,
hüzne ya geç kalırım yahut oldukça erken.
–
süt dişlerim döküldü, simit sandım sebebi.
düşlerim de döküldü kalbimi hiç sormayın.
renk kattı hayatıma siyah beyaz ve gri,
patladı sol göğsümde cebimdeki ilk mayın.
–
şüpheli bakışlardı dolaşan saçlarımda,
yıkıldı çocukların sek sek oynadığı yer.
delirmesi suların hepsi benden bilindi,
ne ki yola çıkmadan boşandı alnımdan ter.
–
fırından yeni çıkmış pide gibi yanardım,
kanardı, kapanırdı yola bakan pencere.
vız gelirdi çamurlar mekap ayakkabımla,
sonsuza dek kaynardı ocaktaki tencere.
–
küçükken ölçemezdim açıyla aram nasıl,
önlük siyahtı fakat beyazdı hayallerim.
ders zili çaldığında kaçardı suçlu gibi,
dağlara saklanırdı kitap kokan ellerim.
*
ERCAN SAĞLAM