
yine bir takvim u/yanıyor dağların derinliğinde
bulut gölgesinden dağılır gibi
beklemekten yorulan bin selamla gelip
kurulur mevsimin tahtına eylülce
hatıraların izi kaybolmadan daha
sesinden kurutulmuş gül kokuları yayılır
kokusu ellerine sinen mektuplar açılır yeniden
dilinde birikir ayrılığın hüznü
ya da yokluğunda titreyince şehla bakışların
kirpiklerin tutuşur satırların serinliğinde
çiçekli eteğini savurur bir deli rüzgar
telaştan nakaratını unutur türküler
dökülür gibi bir şehrin yamaçlarından
dokunduğun örtüler sapsarı kesilir
gözlerinde özlemin buğusu
kalbini yolculuklara çağıran düşlerin kanatlanır
yağmura dokunan sensizlik çoğalır eylül gelince
kurutulmuş gül bahçesi olur düşlerin
her sabah dilinde biriken soruları
her akşam azat eder rüzgar:
küllenir mi güz sancısı çiçekler solunca
gidenler döner mi bahar gelince
*
AKİF DUT
