– ERHAN TIĞLI
*
Zengin adam pastaneden içeri girdi. Oturacak bir yer aradı. Garsonlar koşuştular, “Hoş geldiniz efendim. Şöyle buyurun!” diye karşıladılar, oturacak yer gösterdiler. Adam onları eliyle selamlayıp, “Ne emredersiniz? “ diyen garsona, “Bana küçük bir dilim pasta getir, yeter. Biliyorsunuz perhizdeyim. Yanında da meyveli soda istiyorum” dedi ve bir sandalyeye oturdu. O sırada pastaneye genç bir çift girdi. Garsonlar oralı bile olmadılar. Gözleri zengin adamdaydı. Biri pastasını, öbürü meyveli sodasını getiriverdi. “Başka bir emriniz var mı efendim?” diye sordular. Adam gülümseyerek hayır anlamında başını salladı. Pastasını yerken bir kenarda oturan genç çifte baktı, “Birbirlerine ne kadar da yakışmışlar” diye mırıldandı.
“Burası lüks bir yer. Keşke daha ucuz bir yere gitseydik” dedi genç erkek.
“Beni öyle yerlere mi layık görüyorsun?” diye somurttu kız.
Erkek boynunu büktü, kızın saçlarını okşadı:
“Sen aslında saraylara lâyıksın ama hani ay sonu geldiği için öyle dedim. Cepteki paralar azaldı da. Yoksa senin için can feda!” diye konuştu.
Garson geldi, ne istediklerini sordu.
“Önce iki limonata getir. Sonra belki bir şeyler yeriz” dedi erkek.
Limonatalarını içerlerken kız ağzını erkeğin kulağına yaklaştırdı:
“Bir frambuazlı pasta bununla iyi giderdi” diye fısıldadı.
Erkek, kızın ellerini okşadı:
“Onu da aybaşında yeriz canım. Biraz sabret” dedi.
Kız, erkeğin gözlerine işveyle baktı:
“Benim canım şimdi istiyor ama” dedi.
Tartışmaya başladılar.
“Senin bu dar gelirlilikten kurtulacağın yok! Bu gidişle asla evlenemeyiz biz.”
“Niye evlenemeyecekmişiz canım?”
“Görünen köy kılavuz istemez. Patronundan zam istesen ne olur sanki?”
“Tam da zam istenecek zaman ya. İşten çıkarılıyor çoğu kişi. Hepimiz patronu kızdırmaya korkuyoruz. Maaşa zam, işe son denilirse yanarız o zaman.”
Kız umutsuzca başını salladı, zengin adamın pastasını yiyişine baktı, gülümsedi:
“Şu adama bak. Yediği pasta çok pahalı olmalı ki, hem az getirtmiş, hem çok yavaş yiyor. Tadını çıkarmaya çalışıyor herhalde” diye başını salladı.
“Yok canım, dedi erkek. Giyinişine baksana. Zengin birine benziyor. Pahalılık umurunda değildir onun. Pastayı zevkini çıkarmak için öyle yiyordur.”
Zengin adam, gençlerin kendisiyle ilgilendiklerini görünce gülümsedi, garsonu çağırıp ona bir şeyler söyledi. Biraz sonra genç çiftin masasına iki pastayla iki meyve suyu geldi. Erkek yüzünü buruşturdu, “Biz bir şey istemedik. Götür bunları” dedi garsona.
Garson, zengin adamı gösterdi:
“Yan masadan gönderdiler” dedi.
Zengin adam gülerek konuştu:
“Kusura bakmayın, demin konuştuklarınızı duydum. Lütfen beni yanlış anlamayın. Aklınıza başka bir şey gelmesin. Hatırımı kırmayın. İkramımı geri çevirmeyin.”
Kız gülerek teşekkür etti ve pastadan bir dilim aldı. Erkek, “Hiç gereği yoktu.” diye homurdandı. Pastayı yemekle yememek arasında kararsız kaldı.
Zengin adam ona eliyle pastayı yemesini işaret etti:
“Beni amcanız olarak kabul edin.” diye söze başladı. “Midem hasta. Böyle şeyleri pek yiyemiyorum. Ondan az getirttim. Para kazanma hırsıyla gıdama, sağlığıma pek dikkat etmedim, midemi bozdum. Gençliğimde parasızlıktan yiyemiyordum, şimdi de param olduğu halde hastalıktan yiyemiyorum. Perhiz yapmak zorundayım ne yazık ki. Benim yerime siz yiyiverin artık. Size bakmak beni mutlu edecek. İnanın ki kendim yemiş gibi olacağım.”
Delikanlı pastadan bir lokma alıp ağzına attı:
“Kendinizi bu kadar harap etmenize değer miydi be bey amca?” diye dudak büktü. “Öyle deme!” diye içini çekti adam, “Senin yaşlarındayken bir kızı sevmiştim ama yoksul olduğum için vermediler. Ben de zengin olmaya ant içtim. Kızın babasını yaptığına pişman etmek için gece gündüz çalıştım. Zengin oldum ama iş işten geçmişti artık. Kızı bir başkasına vermişlerdi…”
“Çok yazık! Türk filmlerinde olduğu gibi, paraları kızın babasının yüzüne çarpamadınız demek.”
“Evet, öyle oldu ne yazık ki. Kızla hep bu pastanede buluşurduk. Param az olduğu için pasta yiyemezdik de limonatayla geçiştirirdik. Sizi görünce gençliğim aklıma geldi.”
Kız, pastasını bitirirken “Daha sonra başka birini sevemediniz mi?” diye sordu.
Adam üzüntüyle başını salladı:
“Onu unutmak için kendimi çalışmaya verdim” diye konuştu. “Para hırsından sevmeye, âşık olmaya fırsat bulamadım bir türlü. Şimdi çok pişmanım.”
Kız adama süzgün süzgün bakarak:
“Sevgiliniz, sizin gibi yakışıklı biriyle evlenemediği için üzülmüştür” diye güldü.
“Sonradan zengin olacağımı bilemezdi tabii. Onun için eline geçen fırsatı kaçırmak istemedi. Evlendiği adam zengindi ama baba parası yiyen bir tipti. Beni yakışıklı bulduğunuz için teşekkür ederim. Yaşım ilerledi. Bu yaştan sonra yakışıklı olsam neye yarar ki?”
“Öyle demeyin” diye göz kırptı kız, “Nice gençleri cebinizden çıkarırsınız siz.”
Zengin adamın hoşuna gitti bu söz:
“Sağ ol kızım” diye gülümsedi, “Senin gibi, pardon, onun gibi güzel, gönül çelen bir dilberle karşılaşmadım ki. Kadınlara da güvenemedim artık.”
Delikanlı sevgilisiyle zengin adamın yakınlaştıklarını, sohbeti koyulaştırdıklarını görünce kuşkulandı, gitmeye davrandı. Zaten pastaları, meyve suları da bitmişti.
“Hadi gidelim artık!” diye kızı kolundan tuttu, ayağa kalktı. “Geç kalmayalım. Evden merak ederler sonra. Annen baban beni suçlar.” diye onu gitmeye zorladı.
Zengin adam, “İsterseniz şoförüm sizi gideceğiniz yere kadar götürüversin de anneniz babanız merak etmesin.” diyecek oldu ama delikanlı kızgın bir tavırla, “İstemez. Biz kendimiz gideriz.” deyip kızı kapıya doğru sürükledi. Giderken adama bir daha teşekkür ettiler.
“Rica ederim, dedi adam. Ben çoğu zaman buraya gelirim. Sizi de beklerim”
Delikanlı bir şey demedi ama kız, “Geliriz” diye gülümsedi, el salladı.
Adam delikanlıya, “Yanındaki bu cici kızın değerini bil. Pişman olacağın şeyler yapıp da gönlünü kırma. Böylesini bulamazsın. Benden ders al” diye bağırdı.
Kapıdan çıktılar. Yolda genç kız delikanlıya:
“Pastanede bir şey unutmuşum. Bir dakika bekle de alıp geleyim.” diyerek pastaneye geri döndü, zengin adamın avucuna bir kâğıt sıkıştırdı, koşar adım delikanlının yanına gitti.
Adam merakla kâğıdı açtı. İçinde, “İsterseniz aradığınız aşkı size sağlayabilirim” yazılıydı. Altında da kızın adresi, telefon numarası vardı…