MEHMET OSMANOĞLU
*
sabır isminden mülhem içlenmiş duaları
yazgılanmış alnına tecellisi kaderin
mim gibi kıvrılsa da sol yanına elemi
mıhlanmış bakışları gökyüzünü süzmede
–
ne ki özge kulunu huzurunda istiyor
en yanık tazarruyla yelken açtırıp göğe
kalbinin derininde kanayan yarasına
ki böylece katından rahmet buğusu değsin
–
o yürek ne eşsiz ve geniş bir vadi imiş
kaldırılmaz yükünü vermezdi ya Zül Celâl
dilinde teyellenen umut türküleridir
çekilmez görülse de omzunda asılı yük
–
ufukta sükûnetle bazen yanıp da sönen
tutunup ellerinden efildeyen ışığın
çıngılanan gözleri sanki alev denizi
hüznün yıkık çehresi nasır tutmuş içinde
–
lâ havleyle müeyyed sarmalanmış hissiyat
rıza ufuklarında gezinen gönlü meksur
yüzünde çizgilenmiş yılların yorgunluğu
bir teşehhüt miktarı gölgelenen ruhuyla
—
sırrından imtihanın düşen payına tufan
sendelenen gövdesi su almayan bir gemi
dimdik ayakta tutan imanıydı çelikten
ve içten tevekkülü emanetin Rabb’ine
–
gidilecek yol varmış aşkın mertebesinde
demirden leblebi ki ham dervişe verilmez
mükafatı gözleri kamaştıran teessür
dudağına acıdan bir tebessüm konduran
–
karanlık sürmez elbet söker bir zaman şafak
irem rayihasını getirir bir rûzigâr
Allah bâki ve yalnız O’nadır ilticası
karanlıklar yırtılır secdesinin şavkıyla.