– SALİH SEZEN
*
ben senin neyin oluyorum biliyormusun
biraz yüz suyu yanak yanağalardan
iç denizlerin dağılışı
senden çıkardığım günlüklere
sen daha iyi bilirsin
bir gece sonrasının ağızda eriyen kumu
bir intiharlı kömür’den
daha da bir diyeceğim yoktur adamım ömür
bir ikindinin omzundan düşüşüne rastladım ne tesadüf
seyret seyret öldüğüm bir yatsıda
seyir halinde dövüldüğüm çocukluğumun biri bilemedin ikisiyle
madem öyley imneden tuş oldum mezarıma
bir beyaz adamın tek çocuğundan en yalnızı olduğumda da böyleydi
susadıkça içilmeyen birşeydim daha bir sualtıyken
soyağacındaki çıbanlardı kavlamış gözlerim
üçsözcükle bir granite kilitlediklerinde en küçük dilimi
baş ağrım bended eğilken
ana renklerini bulduğu ilk günü tavus kuşunun
kent kent dağa inen orman
yüzümde gezdirdiğin fermanlarım
hayal apartmanı’nın girişi
misillemeyle ezberimdeydi
gecikmesi otostopçu genç müzisyenlerin utangaçlığıma
gençlikten sayılır
hicretleri doğulu
ben seninle ne oluyorum biliyormusun
bozkır ücrasında yetişebilen bir anadolu
cabbar’ın oğlu yüzüncü sınıfta cebirden beklemeli
bir de otuz iki çürük zarf ağzı açılmamış
yüzünden yüzürek geçmek
bir ücra fabrikanın içanadolu’sunda
hallac’ın hamıydım sütağında
ben sendeki nere oluyorum biliyormusun
yüzünün rast gele bir anından alıntı
geçimimi sağladığım rampanın batı yakası
indirilmiş animasyon kahramanı gerçeküstü oyunların
kanunlar önünde cezalıyım kendime.