KIŞ KERVANI

” bir kış kervanı geçer ömrümüzün üstünden
ağlamayı unutmuş gökleri uyandırır
yılların yüzümüzde kıvrılan yorgunluğu
sus pus olmuş ölümün kokusunu andırır
*
eşyadan çekilir de güneşin tebessümü
renkler üşür ve solar münzevi tepelerde
kuşların kanadından dökülür yuvasızlık
kimsesizlik yazgısı yetim iniltilerde
*
uğuldayan rüzgârın terkisinde gezinir
hicran akşamlarının kan kırmızı düşleri
ince ince dokunur dalların gergefinde
beyaz gelinliğiyle mevsimin gülüşleri
*
denizin dalgasında kıpırdanan hülyâlar
tutunur ellerinden sislenmiş bir umudun
beyazın saltanatı kaplar yeri ve göğü
çığlıkları duyulur her tarafta sükûtun
*
yıldızlar söndürülmüş, gece ayaz, karanlık
bu sokaklar dönüşsüz limanlara açılır
müşfik dokunuşlardır öteler ikliminden
göklerden perde perde yeryüzüne saçılır
*
yağmurun telaşına inat bir durağanlık
ve vakar seyredilir çehresinde karların
kapı aralığından bakar hayallerimiz
mâzi uykuya dalmış kollarında efkârın
*
telgrafın telleri dilimizde bir yangın
yalnızlığın yoldaşı kan donduran zemheri
bir kanlı pusu atar yeni yetme düşlere
zeval kokusu sarar bu mevsimde her yeri
*
döşeği kar güllerin, yorganı derin uyku
buzdan ziynetler gibi bahçelerde salınır
beyaz birkaç damla kan sızar yanaklarından
feryadından bülbülün mâtemler palazlanır
*
bu dünyanın rıhtımı bu mevsimde gizlidir
gövdeler demir alır usul usul limandan
kar değildir bu yağan sonsuzluğa bir davet
hudutsuz ufuklarla birleşen âsumandan. “
*

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook
Twitter
YouTube
Instagram