düşmediğim yer kalmadı hem de veresiye
dal yaprak aradım damla damla
toprak kıskançtı elinden düşmedi şemsiye
kan ter içerisinde kaldım
tanıdığım koyu karanlıklarla tuzak kurdum
ezberini bozdu şafaklar
ya da
çıkmaz sokaklardan kaçtı tutamadım öğleler
aylarca uyanık bekledim elimde kamçı
dörtnala çekip gitti ikindi ile düşü
akşamın kilitliydi dudakları
içinde dilindeydi yıldızlı muştuları
hayalim bile çilingir yorgunu
dikine kovaladım
dağlara çoktan çıkmıştı gecenin yüzü
gamzesinden öpemedim
yarım asırdır yoruldum
evde tavan arasında kuş tüyü yatak buldum
oradaki dinlenme kendime ait değil
ama gelecekte boynunu bükerek
bahçeye meyvesi kekre bir ağaç gelirse
onun dibinde dinleneceğim sonsuz kere
*
KAZIM GÖK