nedir bu sözlerimde kanayan ızdırap
harflerin suretine bürünmüş ince sızı
çıkmalıyım gün doğmadan bu puslu şehirden
çağ yangını yürek evimi sarmadan
şimşek hızıyla birden üstüme ağan
nedir bu sözlerimde kanayan ızdırap
yıllanmış yaralar kalbimin atlasında
doğudan ve batıdan yüklendiğim
şu damlayan inciler yetimlerin gözünden
arşa yükselir kalbimin ortasından
hüzün tohumları çatlar göğsümde
yıllanmış yaralar kalbimin atlasında
sırtımda yüklenilmiş ne varsa vebalden yana
yetimin, mazlumun, yoksulun âhından mülhem
tıka basa öğünler, tartılmamış kelamlar
bozulmuş tövbeler sadrımda ne ağır yük
kapıdan kovsam döner bacadan girer
sırtımda yüklenilmiş ne varsa vebalden yana
ben bu rahatlığı hak edecek ne yaptım
kana bulanırken Arakan
Urumçi’den yükselirken feryatlar
Kudüs boynunu bükerken nicedir
kıyıya vururken mülteci çocukların bedeninde vicdanlar
gülmeyi unutmuşken masum ve mazlum dudaklar
al şuursuz kahkahalarımı Rabb’im sesimden
umarsızlığımı kalbimden
yüzüme diğerkâmlığın gölgesini düşür
kalbime titreme
elime İbrahim cesareti ver
bunca dalmışken dünya kentine
sırtım nasırlaşmışken bu vebal yükünden
ben bu rahatlığı hak edecek ne yaptım
affet Allah’ım!
*
MEHMET OSMANOĞLU